Arkadaşıma dedim ki; düşünki sen filtre kahve içmeyi seviyorsun. Hayranısın filtre kahvenin ama gittiğin yerde sadece çay var. Bir, iki, üç tamam diyorsun ama sonra başlıyorsun keşke kahve olsaydı burada diye söylenmeye ve söylenirken de içmeye devam ediyorsun o çayı ama bir kere o çayı alırken bir dursan belki anlayacaksın senin özünde filtre kahve içmek var, çay içmek yok! Ve burası asla o istediğin kahveyi veremeyecek! O zaman? Ya da belki çayı, kahve olsaydı diye içmekten vazgeçeceksin ve belki seveceksin bile.. Kim bilir ? Ama onun için çayı yudumlamadan orada öylece onunla kalabilmek ..Ve belki de şu an çay içmek istemiyor olsan da belki bir ay sonra bunu içmek de isteyebilme haline de açık olabilmek.. Yani dostun, şu anki hislerini hissetmeye gönüllü olmak ve o hislerin nehirde süzülmesine izin vermek.. Tek yaptığımız da bu biliyor musun?