Yarım kalmış öyküler… Yarım kalmış bir geçmiş… Aslında söylenecek cümleler söylenmezse o zaman geçmişle beraber bugünde yarım kalmıştır. Hayatının dönüm noktası karşında dururken sen susup geçip gitmesini beklersen kaçırdığın sadece şimdi değildir… Şimdinin geçmiş ve gelecekle olan bütün bağlarını da kaybedersin.
Nedense sanki dünyanın sonuna kadar burada olacağı düşünülür. Ama sustukların büyürken içinde zaman asla durmaz ki… Her zaman bahanen vardır sustukların için… Sonra kararlar verilir yarına atılmadan içinde büyütülmeden söylenecektir ‘sustuklarım’ ama o zamanda insan olmanın acı sonuyla karşılaşırsın. Artık ertelememeyi seçsen bile dinleyecekler gitmiştir. Belkiler suya düşmüştür. Ve işte o zaman sustukların ruhunda daha da büyür. O zaman ‘belkilerin’ söylenmese bile orada bir yerdeki ihtimalin gücünü anlarsın. Sadece bir belki ne kadar güçlüymüş. Ama şimdi bir belkin bile yoktur.
O zaman imkânsızda belki aramaya başlarsın. Bütün aramaların sonunda bir gün karşına kara bir delik çıkar ve seni de içine alıverir. Düşmeye başlarsın gittikçe daha aşağıya… Daha aşağıya… Düşerken artık bilirsin kaybolduğunu ve asla bulanamayacağını… İçinden bağırmak gelir ama sesin çıkmaz olur. Sonra düşüş biter çıkışı görünmeyen bir yol çıkar karşına. Zaten kayboldum dersin ve adım atarsın yola. Ne KAYBEDEBİLRİM Kİ DERSİN? Sonra sustukların kaybedersin. Sonra hissettiklerini kaybedersin. Sonra… Çıkış yolunu bulman için önce kendinle yüzleşirsin. Kendinden kaçmayı bırakıp kendi’nin bütün yüzlerini kucaklarsın ve kaybettiğin hiçbir şey olmadığını anlarsın!
Hayatında kazandığın en büyük bilgeliği de orada kazanırsın. Orada kalmak istersin bütün savaşlar bitip, onca bilgelik kazanılıp, bütün bir yaşam boyunca içinde hissettiğin boşluk ilk kez dolduğunda… Sonsuz huzur… İmkânsız dediğin imkânlı kılınmıştı. Gitme vaktin geldiğinde gönderileceğini hissedince sen ısrarla ‘burada kalmak istiyorum’ diyerek devam edersin sözlerine: ‘Geri dönmeye korkuyorum. Oraya gitmeye ise artık hazırım. Aynı kopyaların dünyasına dönmek istemiyorum. Oradaki ben öldü zaten.’ ‘ Siz insanlar sadece yakınmayı biliyorsunuz zaten… Her şey sizin elinizde ama siz bunu görmezden gelip duruyorsunuz. Değiştir kendi dünyanı değiştir’ diye gürleyen bir ses duyarsın. O küçük hayat deliğinle başlayan yolculuğun asla bitmeyeceğini o zaman anlarsın nereye gidersin git.
Söylemek isteyip de söylemediğin her şeyin seni zincirlediğini orada kaldığın süre içinde öğrenmiştin. Yarım kalan her cümleni kendi kalbinde kapatmıştın. Gitmeye hazırdın ve huzur doluydun. Nereye gittiğinde önemi olmadığını anlamıştın. Çünkü artık her yer birdi. Her şey birdi. Işık kümesi görünüp birden bire ve seni alıp giderken önce ışığa karışırsın. Yaşamın ne olduğunu görürsün. Sonra tekrar bir düşüş başlar ve kendini yatağında buluverirsin. Gülümsersin ve o gün miladın olur! Çünkü kalbinde, ruhunda sustuğun bir şey bırakmayacaksındır artık! Kendi dünyanı yaratırsın sürü dünyalardan uzakta…