Bendeki büyük aşkının arkasından nefretin gelmişti. Sanki nefretin birden bire kalbimdeki boşluğu doldurmak için oturmuştu.
Büyük aşkının ardından nefretle özlemin arasında gidip gelmiştim.Seni merak etmeye başlamıştım ve sonunda bir oyun bulmuştum kendime. Adı üstünde oyundu ama bana iyi geliyordu. Oyun çok basitti. İstanbul’un bir yakasından diğerine bakıp uzaktan olsa yanan ışıklardan birinin senin ışığının olduğunu düşünmekten ibaretti. Yanan ışıklardan birinin sen olduğunu hayal ederdim ve her nerdeysen mutlu olduğunu düşünürdüm. Nefret gider yerini sevgiyi bırakırdı ama sonra sevginin yerini kıskançlık basar bütün ruhumu titretirdi. Bu oyun nefretime ve kıskançlığıma rağmen bana iyi gelirdi. Bu oyunu oynaya oynaya karşılıksız sevginin ne olduğunu anlamıştım.
Ve şimdi… İstanbul’un bir yakasından yanan ışıklara bakıyorum. Seni aradığım zamanlar geliyor aklıma o ışıklarda. Aşkım gibi nefretim de benden gideli çok olduğunu anlıyorum. Geriye kalan bana bile ait olduğundan şüphe duymaya başladığım yitik bir aşk hikâyesi…
Ve onu da İstanbul’un sakin sularından atıyorum. Umarım birgün ruhun mutlu olmayı becerebilir ve karşılıksız sevginin ne olduğunu anlayabilirsin.Teşekkür ederim sana…
Şimdi özgürüm artık… Bütün ışıklar ben…