Balon onu yükseklere doğru hiç görmediği yerlerde gezdirirken tek hissettiği mutluluktu. Gerçekten hiç mi görmemişti buraları? Yoksa ilk kez mi gerçekten fark ediyordu gözünün önünde duran yaşamı? Her şey ilk kez o kadar kusursuz gözüküyordu ki… Oysa her şey aynıydı kendisi dışında…
Hep yabancısı olmayı seçmişti herkesin ve her şeyin hatta kendi dünyasının bile. Öyle bir seçimdi ki bu sanki kendi farkında bile olmadan işaretlenmişti. Sonunda kaçınılmaz olan ise yabancılık hissinin onun en büyük dostu olmasıydı. Ve şimdi en büyük dostunun bir yanılsama olduğunu fark ediyordu. Sanki gözünün önünde duran perde yavaş yavaş kalkıyor ve her şeyin aslında ‘o’ olduğunu anlayabiliyordu.
Bu balona binene kadar hayatı boyunca çanta gibi taşıdığı korkusu da çekip gitmişti. Sanki balondan aşağı atıvermişti yıllar boyunca biriktirdiği tüm korkuları…
Saatine baktı ama durmuştu. Ne kadar zamandır yolculuk yapıyordu bilmiyordu ama tek bildiği zamanın dışına çıkmıştı ve yolculuk devam ediyordu.