Kışın şehri esir aldığı günlerden bir gündü. Hayat, havanın dondurucu soğuguna rağmen devam ediyordu.Kimileri bir magazadan diğerine ellerindeki paketlerle geziyor, kimileri restoranlara koşturuyor, kimileri ise sadece ayakta kalma savaşı veriyordu sessizce.
Köşe başında bir adam kendinden geçerek yere yığılıvermişti.Yoldan geçen herkes kısa süreliğine de olsa kalabalık yapıp etrafını sarmıştı ama sadece seyretmeyi seçmişlerdi ve sonrasında adamı yalnız bırakmışlardı. Ama onun yanında sadece iki kişi gerçekten birşeyler yapmaya çalışmıştı. Bir süre sonra masmavi gözlerini açtığında ilk sorduğu soru simitleri olmuştu. Simitleri onun ekmek teknesiydi. Adam, hayat mücadelesinin sadece bir kısmını hiç tanımadığı iki yabancı ile paylaşırken iki yabancı göz göze gelmişti. Çaresizce ruhları itrerken onların yanlarından geçen yüksek topuklu kadınlar başlarını çevirip yürümeye devam etmişti.
Acaba soğuk sadece vücutları değil kalpleri de mi soğutmuştu. Yoksa kalpler hep mi soğuktu?