Bu havaalanı ne çok kavuşma ne çok ayrılık yaşamıştı. Şimdi bir ayrılık, kavuşmayı bekliyordu.Kadın sakindi. Beklediği adamın uçağının rötar yaptığını öğrenince yavaşca boş gördüğü bir yere oturdu ve çantasından kitabını çıkarttı. Öyle yavaş hareket ediyordu ki onu gören hiç kimse birini bekliyor diyemezdi.
Adam uçakta sabırsızla sevdiği kadına kavuşmayı bekliyordu.Artık saatler kaldığını biliyor dakikaları sayıyordu.
Kadın uçağın inme anonsunu duyduktan birkaç dakika sonra yerinden kalktı. Mini elbisesini düzeltti ve topuklu ayakkabılarıyla yavaş yavaş adımlarla yürümeye başladı. ”Neyim var benim? Neden ödev yapar gibi buradayım?” Kadın, gerçeğe giden yolda sorduğu sorular, kendiden nefret etmesine neden oluyordu.
Bir süre sonra…
Adam uçaktan inmişti.Nasıl da heyecanlıydı. Koşan sadece ayakları değil onunla beraber kalbiydi. Birkaç haftalığına yapmak zorunda kaldığı bu yolculuk, onun hislerine daha da güvenmesini sağlamıştı. Adam, giderken korku dumanıyla beraber gitse de gelişinde güneşi getirmişti.
Kadın, adam giderken ne hissediyorsa hala aynısını hissediyordu ama sadece bir şey eksikti: ”Özlem”… Sonra durdu. ”En son kime veya neye özlem duydum?” diye düşündü. Cevabını yüksek sesle söylemeye korktu.
Adam, kadını görünce dünya sanki onun için durmuştu. Okyanusdaki dalgalar sakinlemiş, dünyadaki bütün sesler ona sarıldığı o saniye içinde durmuştu sanki. Sonsuzluğunun ne olduğunu artık biliyordu.
__” Seni çok özledim” dedi adam
Kadın, birkaç saniyeliğine sessiz kaldı. ”Ne zaman kaybettim ben bütün özlemlerimi” diye düşündü.
Adam, kadının gözlerinin içine bakıyordu. Beklenti içinde kurmuştu bu cümleyi.
Ahh!! Beklenti içindeki özlem…En büyük huzursuzluğunun mimari beklenti içinde söylenenler ve yapılanlar değil miydi aslında?
Kadın, kafası karışık bir şekilde ama bunu belli etmemeye çalışarak zorlukla bende dedi.
Halbuki o zaman anlamıştı sevdiği adamın sevgisi beklenti denizinde yüzüyüyordu. Kırılmıştı.
__”Ne oldu? Neden yüzün asıldı?” dedi adam
__ (Kadın, adamın gözlerinin içine bakarak) ”Bir şey yok” dedi kadın.
Gerçeği fark etmenin faturası her zaman için ağırdı.Çünkü esas olan o gerçekle ne yapacağında saklıdır.
İkili ilişkilerde en şaşmaz tavır ”sevdiğinin” gerçeklerinin değişmesini beklemekti. Bu hiç gelmeyecek bir vapuru beklemek gibiydi. Her gün o vapurun geleceğini bekleyen kaç tane çift vardı acaba ?
Kim bilir belki de her kavuşmada bir parça ayrılık saklıdır. Her ayrılıkta bir parça kavuşmanın saklı olması gibi…