Senin ”bize” inanman bana yetiyordu. Sanmıştım ki sen ikimizin yerine inanırsan yeter ama yetmiyormuş. Senin inancın rüzgara karıştığında bize ait ne varsa savurdu. Bundan sonrası çok daha zordu. Çünkü yerleri bile bilmediğimiz parçalarımızı arayacak ve tekrar ”bizi” tamamlamaya çalışacaktık.
Benim kalbim senin için çok güzel şarkılar söyledi ama sen duyamadın. Senin şarkılarını sen duyamadın. Çünkü içten içe birşeyler doğru gelmiyordu. Bir yerde yanlış vardı ama nerede olduğunu bulamıyordum. Ben bulamadıkça daha derine daldım ruhumda ve daha derine daldıkça orada bir yerlerde esir oldum.
Senin bizim için çırpınışlarını görüyordum ama bir şey yapamıyordum… Seni kırmamaya çalışırken sanırım ben kırıldım…
Senin için sadece bir ‘belkiydim.’ Bende bir belki ışığı yaktım sana ama artık yaktığımız bütün ışıkları söndürme zamanı.