Kimselere göstermediğimiz, kapatmaya çalıştığımız geçmişin travmalar yumağı kara delikler..
O delikler, zaman zaman seni karanlığın içine doğru götürmek ister, bazen başarır, bazen başaramaz. Çoğu zaman o deliğin ilk ne zaman belirdiğini hatırlayamayız bile, aslında önemi de yoktur. Bazen bir arkadaşınla konuşurken belli belirsiz sinirlenirsin ya da bazen anlamadığın sızı gelir, bilemezsin nereden, nasıl.. Ama gönüllü olursan hislerine o kara delik seninle konuşmaya başlar ve belki değişmez ama artık içine doğru çekilmezsin…
Mevsimlerden yazdı. Güneşin sıcaklığı bedenimi ısıtırken, suyun sıcaklığı ruhuma serinlik veriyordu. Tüm bildiklerime rağmen o yolda yürümeye yeniden ve yeniden karar vermiştim. Her şeyin kendi içinde yoluna gireceğine kendimi inandırmaya başlamıştım. Ta ki… Onun telefon etmesine kadar..Kendimi inandırmaya çalıştığım masalın ne kadar gerçek dışı olduğunu yüzüme vuruyor, duvarlar üstüme üstüme geliyordu. Nefes alamıyor, konuşamıyordum. Bildiğim bütün küfürleri etmek istesem de bedenim de tek hissettiğim yanma hissiydi ama konuşamıyordum. Olduğum yerde kalakalmıştım. Sanki küçük bir delik açılmıştı kalbimin tam ortasında ve ne söylersem, ne yaparsam yapayım yok demiyordum ve edemeyecektim.
Sonra araya bilmediğim kadar zaman girdi. Her şey değişti, ben değiştim ama o delik bir yere gitmedi. Yeni yeni insanlar tanıdım, yeni yeni insanları sevdim, ama ne zaman sevdiğimden mesaj alsam ya da telefonumda ondan arama belirse bedenim de aynı hisler belirmeye başladı, zihnim anlamadığım hikayeler yazıyordu. Başlarda anlam veremedim, vermedim de.. Hikayelerimin bazılarının doğru çıkmasını konu ile ilgili bulmadığımı da belirtmek isterim 🙂
Sonra Zeynep Çelenle Yoga Hocalık Eğitimin 20 dakikalık meditasyon ödevleri o kara deliğime bakacak cesareti verdi. Bir gün evde meditasyon yaparken gözlerimden yaşlar aktığını hatırlıyorum. Ne onun suçu vardı, ne de benim..Böyle olması gerekiyordu, böyle oldu.. Kabul etmeye başladım ilk kez, o deliği ve ben kabul ettikçe üstümdeki etkisi kaybolmaya başladı.
Ve evet, hala bedenimde o kara deliğimin etkileri zaman zaman çıkıyor yüzeye ama biliyorum ki; onunla ilgisi yok. Benim yüküm, benim ağırlığım… Suçlayacak kimse olmadığında insanın kalbi de rahatlamaya başlıyor..
………………………………………………………………………….
Birkaç gün önce yakın bir arkadaşımla görüştüm. ‘Biraz dağıldım, fazla sevgi yüklemesi oldu ve ağır geldi,” dedi.
_Neden ? diye sordum
_Zamanında hayatıma girmiş iki kadınla da çok duygusal iki konuşma yaptım. İkisi de yeni hayatlarında yeni adımlar atıyorlar ve bilmiyorum kalbim ağırlaştı dedi.
_Ne güzel sevmişler seni dedim.
_Evet, çok güzel sevdiler dedi.
Sonra yeniden dak etti kafama.. Sevmek ve sevilmek her şeyi nasıl da değiştiriyordu ve her ne olursa olsun herkesi sev demiyorum ama bir belki bazen fazlasıyla yeterlidir.
…………………………………………………………………
Bugün doğum günümdü.. Arayanlar, mesaj atanlar, tebrikler… Artık unuttuğum hatırlamadığım zamanlardan gelen dost sesler, dokunduğum hayatlar, dokunana hayatlar, sevdiklerim, sevenler, mutlu edenler, ağlatanlar…. Her şeye çok şükür ve yeniden hatırladım ki; her şey değişiyor. O yüzden takılı alma öfkene, takılı kalma olmazsa olmazlarına… ‘Ama o, beni çok kırdı, hep onun yüzünden…’ Takalı kalma hiçbir şeye..Bazen kalabalık seslerin arasında duymayı unutuyorsun o kadar oysa müzik her an değişiyor.
Kocaman mavi gökyüzü, kocaman mavi deniz… Kendi yolunu çiz adım adım… Unutma bebek adımları bile seni bir yere götürür. Acele etmene de gerek yok…Doğa ana tam da gitmen gereken yere ulaşman için sürprizlerini yoluna serecektir. Merak etme, adım atman yeterli..