Tavşan Deliği

Dürüst olmak gerekirse son dönemde Johnny Deep’in eski eşi Amber Heard ile mahkemelik olması ve her bir ayrıntının bu kadar açıkça gözümüze sokulması beni düşündürmeye başladı!

Hayır! Bu yazı kim haklı, kim haklı değil yazısı değildir!

Bu yazı büyük resimde nedeni bile bilmeden dâhil olarak kimlik bulduğumuz varoluşumuzun kendini bulma serüvenini, anlamlandırma üzerinedir. (Geçen haftaki yazımı okumadıysanız buradan okumanızı öneririm. Çünkü aslında onun üzerine bu yazıyı okumak bazı şeyleri daha anlamlı kılacaktır: https://ozdecolakoglu.com/2022/04/24/iliskilere-dair/

Dürüst olmak gerekirse Johnny Deep’i mahkemede görene kadar neler olduğundan haberim yoktu. Bir kere araştırınca da algoritmanın azizliğine uğradım. Ve izledikçe kendi hayatlarımızdaki farkında bile olmadan varoluşlarımızın seçimlerini ve bunların kelebek etkisini düşündüm.  

Varoluşlarımızın çekildiği her suret, en derinde kendimizi bulma yolculuğun bir parçasıydı. (Ama evet yaşarken o vahşi deneyimlerinin içinde pek öyle gelmiyordu. )

Tekrar Johnny Deepp’e dönersek;

Johnny Deep’in küçükken anne ve babasıyla kurduğu  yaralı ilişkinin büyüyünce sağlıksız ilişkiler çekmesine şaşırdık mı? Öyle bir girdabın içinde yolunu kaybediyor ki, sağlıkla veda bile etmesi bile mümkün olmuyor!

Haydi, itiraf edelim, hepimizin içinde bir  Johnny Deep var! Çoğu zaman yönelimlerimizi ve yaralarımızı bilmeden sürüklenip duruyoruz! Sonra da diyoruz ki “Yaşam, bana karşı!” ” Neden bu benim başıma bu geliyor?” “Neden, onun gibi mutlu olamıyorum?”

Sonra koşturmaya başlıyoruz! Kimseler görmesin diye kapatıyoruz, susuyoruz, yok sayıyoruz ama canım hayat bu oyuna kanıyor mu? 

Tabi ki hayır ve bir sonraki adımı daha da sert oluyor!

Ve o girdabın içinde bir yaşamı harcayarak maalesef bu hayata veda ediyoruz ya da şanlıysak kendimizle çalışmaya başlayarak, tavşan deliğinin ne kadar derin olduğunu idrak ediyoruz.

Tavşan deliklerimizi bulmak ve bu tünelde yavaş yavaş ilerleyebilmek varoluşumuzun kendini bulmak yolculuğunda ilk adımı…

Ne Zaman iyileşiriz?

Bu sorunun peşinde koşturmayı bıraktığımızda iyileşiriz. İyileşme fikrinden özgürleştiğimizde iyileşiriz. Evet, büyük dilemma gibi geliyor ama hayatın kendisi de öyle değil mi?

Vakti geldiğinde, arkamıza bakacak gücü bulup, her bir anıyı olduğu gibi kabul etme cesareti bulduğumuzda, içeriye Işık’ı da davet etmeye başlıyoruz. Leornd Cohen’in dediği gibi ” Her şeyde bir çatlak var, ışık böyle içeri girer!”

Peki, Ne Yapalım?

Kendinin tüm seçimlerini, tüm yaptıklarını ya da yapamadıklarını kabule gelmek aslında tüm yaşam yolculuğun sağlıkla ilerlemesinin anahtarıdır.

Bu yolda kaynaklar geliştirmek ( size iyi gelen şeyler  yapmak ) ve olduğunuz gibi kabulle kucaklandığınız birinin varlığı (dost, sevgili, terapist, ev hayvanı) tavşan deliğinize doğru yürürken size can suyu olacaklardır.

Böylece kaçmadan, olabildiğince hissettiğiniz her duyguya yaklaşabilecek ve kendinize yabancılaşmadan yaralarınızdan özgür seçimler yapabileceksinizdir.

Yaşayan, nefes alan “o” yaşama yakın dur.

Yaşama yakın dur.

Atan o kalbe yakın dur.

Yaşama yakın dur!

Bazen yaklaşmak daha kolay olacak, Bazen daha zor olacak.

Yaklaşmak istemeyen o haline de yakın dur.

Ama nasıl olacak ki diyorsan,

Merak etme 14 milyar yılık evrende bu soruyu soran ne ilk, ne de son kişisin.

O zaman da soruya yakın dur.

Zaman ver,

Bir günde tohum, ağaç olmuyor.

Bekle, dram yaratmadan bekle

Eninde sonunda cevap belirecek ya da soru anlamsızlaşmaya başlayacak.

Bir mesaj, bir yazı, bir telefon, bir gülümseme

Seni yaşama düşürecek,

Seni yaşamla birleştirecek

14 milyarlık Büyük Zekâ’nın bilgeliği her nefesinle seni kutsuyor.

Yaşama yakın dur,

Her nerede, ne oluyorsa yaşama yakın dur..

İşte orası o’nunla birleştiğin de yerin kendisi..

İşte orası tavşan deliğini bulacağın yerin kendisi.

İşte orası, tavşan deliğinden çıkış yolunu bulacağın yerin de kendisi.

İşte orası YAŞAM….

Hepimizin bu kalbi atan varlığın yaptıklarından/ yapamadıklarından/ aileden getirdiklerimizden/ fazla aldıklarından/ hiç alamadıklarından sorumluyuz.

Ve sorumlulukla ne yaptığımız bu filmin kahramanı mı, kurbanımı olduğumuzu belirliyor.

Geç olmadan buna karar vermeye ne dersiniz?

“Yapacağınız en büyük sevgi kucaklaması, kendinizi bütünüyle kucaklamaktır. Sonra tüm evreni ve içindeki her şeyi ve herkesi kucakladığınızı fark edeceksiniz.” Adyashanti

Tavşan Deliği” için bir yanıt

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s