Herşeydensonra… Karanlık bir gecede kalemim, kâğıdım ve ben… Uzun zamandır ihmal ettiğim iki dostum… Sığınaklarım… Hâlbuki ne çok ihtiyacım vardı onlara ne çok… Onun yerine kaçıp durmuştum benim bile bilmediğim sokaklara gelene kadar… Kaçıp durmuştum, her şeyden en çok da kendimden… Aynadaki aksimi ağlarken görünce anlamıştım bir yerlerde yanlış olduğunu… Aynadaki ben beni tanımamıştı. O, bile kabul etmemişti işte beni… Ne zaman olmuştu bunlar? Nasıl bir uykuydu bu? Nasıl bir kaçış? Ruhum durmadan koşmak, kaçıp gitmek istemişti. Bende kaçıp durmuştum… Ta ki kaçmaktan vazgeçene kadar… İşte o zaman çığlıklar içinde inlemeye başlamıştı ruhum ve giderek daha da arttırmıştı çığlık seslerini… Bütün yaralarım sızlamaya başlamıştı ruhumun çığlık sesleriyle… Aynadaki aksime bakmıştım hala ağlıyordu ve birden benim gözlerimden de bir şeyler damlamaya başlamıştı. Şaşkın şaşkın aksime bakarken bulmuştum kendimi. Çığlıklar içinde ağlayan bendim. Ben ağladıkça ‘dünya’ daha küçülmüş ve toza dönüşmüştü. Benim dediğim her şey toza dönüşmüştü… Geride onlardan bana kalan her şeyden sonra bana kalan sadece külleri olacaktı…Her şeyden sonra…
sen hep gül yaa…
BeğenBeğen
:=)
BeğenBeğen