Sanırım geçmişin en büyük yeteneği, seneler sonra bile farklı hikayelerde karşınıza çıkabilmesi..
Siz acısını çektim, sindirdim, kanayan yaramı akıttım deyip devam ederken yolunuza geçmişin yarası, bugününüze hep gölge olur ve sonunda hayatınız uyanıkken gördüğünüz bir kabus olur. Çünkü o geçmişi tekrar yaşamaktan o korkarsınız ki sonunda da hep yaşayıp durursunuz ve hep suçlayacak birilerini arar durursunuz!
Canınızı en çok yakan anı fark etmeden derinlere atarsınız ve sonra bir cümle, bir şarkı yeniden hatırlamanıza neden olur ve hayat bundan sonra iki seçenek sunar size ya yine unutmayı seçersiniz ki eninde sonunda kahramanları farklı hikayeleri aynı şeyler yaşarsınız ya da hatırlarsınız, her şey değişir ve yeniden başlar!
O anın her ayrıntısını hatırlıyorum ama ondan sonrası koca bir boşluk… O anıyı affettim, yaramı sevdim ama korkumu yenmeyi başaramamışım.
Bugün seneler sonra başkasından duyduğum bir cümle beni seneler öncesine götürdü ve seneler önce kalbim nasıl attıysa yine öyle attı, o anı yeniden hatırladım. Başta neden hatırladığımı anlamadım bile ama azcık derinleri kazdığımda karşıma seneler boyunca o anın bende bıraktığı korkuyu da taşıdığımı keşfettim.
Belki o anıyı da kendimi de affettim ama temizlemediğim bir şey kalmıştı işte!
Ne zaman senin söylediğin cümleye benzer cümle duysam hep aynı his kalbimi deli gibi koşturuyor ve geçmişin korku tohumları hareket etmeye başlıyor içimde ve bir koku yayılıyor. Eninde ya da sonunda o koku her şeyi alıp benden uzağa götürüyor.
Korku tohumları taşıyorum ruhumda. Korku tohumları ile nasıl savaşmam gerektiğini biliyorum ve bunun kolay bir savaş olmadığını seneler boyunca benden gizli nasıl da büyüdüğünün de farkındayım ama korkmuyorum.
Hepimizin geçmiş ile baş etme yöntemleri farklı ama önemli olan gerçekten baş edip edemediğimiz belki de… Çünkü gerçekten yaşamak an’ı kurtarmak değil, o an’ı yaşamaktır ve bunun içinde geçmişin karabasanları ile yüzleşmek gerekir ve bu savaş bittiğinde her şey sıfırlanır ve yeniden başlar.