Yara

Geçen gün çay içerken kaynar çayı gögüsümün biraz üstüne döktüm. Buz, diş macunu, krem gibi çözümler denedim, çözüm yolları yaramın acısını biraz olsun alsa da birkaç saat sonra nur topu gibi büyük ve mor bir yara izim oldu ve saatler sonra bile yaram sızlayabiliyordu.

Sanırım eskiden olsa dışarı çıkarken o yara izini kapatacak kıyafetler giymeyi tercih ederdim. Aslında bu tercihim o zamanlar hayata karşı duruşumu da yansıtıyordu. Çünkü ne zaman yaşadıklarım yara izi olarak ruhumda yer bulsa onları kimseler görmesin diye kapatmaya çalışırdım. Tabi ben doğal akışının önüne geçtiğim, yaşamam gereken acıyı bastırdığım için yaralarım, uzun bir zamanda sarıldı.

Sanırım o dönemlerde etrafımdaki herkese güçlüyü oynardım. Başkalarının yanında ağlamaz, yeterince sert görünmeye çalışır ve böylece daha fazla yara almayacağımı düşünürdüm ama bütün bunlar daha çok yara verirdi.

Birileri kırılacak diye duygularım, düşüncelerim sahiplerine gidecek yol bulamaz, sözcüklerim trafikte sıkışır ve ağzımdan çıkabilen tek cümle ”mutlu ol” olurdu. İşin en üzücü yanı, o cümleyi hakkını vererek söyleyemez, karşımdakiyle kapatmam gereken ilişki zincirini olması gerektiği gibi kapatamazdım. Sanki bütün cümlelerim havada asılı kalırdı. Bu yüzden seneler sonra bile aynı zincirin tutsağı olurdum.

Ama öğrendim ki; bastırdığım, söyleyemediğim her cümle benim ruhumu yavaş yavaş öldürüyor. Belki de bu yüzden insanlar, sadece nefes alan bireylere dönüyor. Çünkü yüreklerine taşıyamayacakları kadar sustuklarını biriktiriyorlar ve günün birinde biriktirdikleri onları öldürüyor.

Bu yüzdendir ki, elinde hala bir şimdi var ise bu dünyalar kadar değerli. Hislerini, düşündüklerini kimseyi suçlamadan, bir şey biriktirmeden sahiplerine bırak hadi…

Önce kendine dürüst ol, sonra da çevrene…Hislerinden kaçmadan olanı olduğu gibi kabul etmeyi öğrenip, gelene teslim olabilirsen, sadece payına düşen sevgiyi ve acıyı da kabul edebilirsen her şey dönüşmeye başlar.
Acıdan aldığın tat bile değişir.

Birileri illa kırılacak, birilerinin illa yaraları olacak.Çünkü hepimizin kırıkları var. Bu bizim ne kadar insan olduğumuzu gösterir ama mesele o kırıklarla ne yaptığımızdır. Çünkü yama yapanlar hep kendi yumaklarının arasında kalır durur ve kendi  yumaklarına ”hayat” der ve aslında yaşadıkları kendi elleriyle yarattıkları kabustan başka birşey değildir…

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s