Şehre yağmur yağıyordu. Birkaç saat sonra birbirlerine veda edeceklerdi. İkisi de sessiz, el ele yürüyorlardı. Beraber hava alanına girdiler, kadın başını artık adamın omzuna dayamış sessizce susuyordu.
Bazen aşk, nasıl da susmaktır. ”Seni seviyorum”, ”seni hep seveceğim”, ”gitme”, ”benimle gel” … hiçbirini söylemediler o yol boyunca ama aslında hepsini de söylemişlerdi.
Sonra kadın, adamın biletlerini göstermesini bekledi. Beklerken onu izledi. Bir daha onu göremeyecek miydi? Nasıl da zordu onu bırakmak? Adam, kadından uzaklaştığı zaman kalbimin de sıkıştığı hissetmişti. Ne zormuş, daha gitmedim ama ne zormuş dedi kendine..
Birkaç dakika sonra adam, kadının yanına geldi. Uçak saatini el ele birlikte beklediler.
……………………………………………………………………………………………………
Artık veda zamanıydı. Kadın, adama sarıldı. Kulağına sessizce fısıldadı: ”Seni seviyorum, hayatıma kattığın, gösterdiğin, anlamamı sağladığın her şey için teşekkür ederim. Şimdi yeni bir yol var önünde ve biliyorum ki en iyi şekilde ilerleyeceksin o yolda…Yeni insanlarla tanışacak, onların hayatını değiştireceksin. Gitmen gerektiğini bildiğim kadar, bir gün yeniden yollarımızın kesişeceğini biliyorum. Nerede, ne zaman, nasıl bilmiyorum ama yeniden göreceğim seni.. O zamana kadar sevgilim, dikkat et kendine… Seni seviyorum..
Adam ise kadına şöyle fısıldadı: Seni seviyorum bebeğim.. Seninle geçirdiğim zaman hayatımın en güzel günleriydi ama gitmem lazım, benimle gelebilmeni ve bu yolu hayatının yolu olmasını çok isterdim ama senin yolunda burada belki bir sene, belki bir ay sonra yeniden kesişir yollarımız.. Aşk, özgürlükmüş bunu seninle yeniden anladım. Şimdi seni özgür bırakıyorum, yeniden bana dön diye. Eğer yolunu kaybedersen hatırla, seni seviyorum…
Kadın, adamın gözlerinin içine baktı, sanki yeniden aşık olmuştu ona. Son kez öpüştüler ama belki de ikisi de bunun son olmadığını biliyordu.
Ne garipti aşk, her şeyi değiştiriyor, yeni biri yapıyordu bizi.. Öyleydi ya sevilmeden önce bütün adamlar ve kadınlar yanlıştı ama içeri aşk girince herkes doğru oluyordu…