Tabi ki 20’li yaşlarım da bu konuda nasibini aldı. Kendime yaptığım yolları zorlaştırmak için engeller koyup, durdum. Hayallerimi batırdım, evetler ve hayırlar arasında sıkışıp kaldım, ne gidebildim, ne de aslında tam olarak kalabildim.
O zamanlar için suçlayacak uzun bir listem vardı. Benim dışımdaki herkes yaşadıklarımdan sorumluydu ama ben değildim! Kağıt benim, kalem de benimdi ama ben istediğim şeyi yazamadığım ya da yüksek sesle söyleyemediğim için başka kağıt ve defterleri suçluyordum!
O yüzden bunu tüm kalbimle söyleyebiliyorum ki her durumun bir çıkış kapısı var, yeter ki ona bakacak cesareti göster. Kim bilir tüm kalbinle bakabilirsen hiç görmediğin çıkış kapılarını bile bulabilirsin.
Kendi hikayemin sorumluluğunu alacak cesareti gösterdiğim zaman, hayat da sürprizleriyle yoluma ışık tutmaya başladı, önce minik adımlar attım, sonra da içeriyi dinleyerek yoluma şekil vermeye başladım.
Hepimizin acıları, göz yaşları var ve olması da lazım. Gece ve gündüz, yaz ve kış, acı ve tatlı, mutluluk ve acı… Aslında hepsi aynı ayın farklı yüzleri… Ama sanırım önemli olan; acının ne kadar dönüşmesine izin verip, izin vermediğimiz ile ilgili.
Büyüdüm, artık ne istediğimi ve ne istemediğimi biliyorum, evetler ve hayırlar ile barıştım artık kararsızlık alanından çıktım diyordum ki hayatımın en zor kararlarından birini verdim.
3,5 seneden beri çalıştığım yerden tüm güzel niyetlerimle ayrıldıktan sonra başka bir ajansta içerik uzmanı olarak çalışmaya başladım. Hayatımdaki en güzel ekiplerden biriyle sanırım 2,5 aya yakın çalıştım ve ayrıldım. Sosyal medya uzmanı olarak yaptığım görüşmelerden istediğim gibi teklifler gelmeye başladıktan sonra şapkayı önüme alıp, düşünme zamanıydı. Eylülde beni bekleyen yeni bir yoga hocalığı eğitimi vardı ve çıkış saati belli olmayan ajanslarda birilerinin egosunu tatmin etmek gerçekten istiyor muydum? Gerçekten zaman yaratmak istediğim yogaya sinir ve stres içinde mi gitmek istiyordum? Ruhum ve bedenim istemediği işlerde çalışmaktan yorulmamış mıydı? Başka bir yolu yok muydu?
Zihnin trafik sesleri arasında kalbin sesini duymak kolay değildi ama imkansız da değildi!
Kalbimin bildiği cevabı söyleyecek cesaretim yoktu ve hep bahaneler uydurup, hazır değilim diyordum. Oysa hayat akmak istediği yönü öyle güzel biliyordu ki… Meditasyon, meditasyon, meditasyon…Ve sonunda artık istediğim şeyi yüksek sesle söyleme zamanı gelmişti!
Hayatın önüne setler çekmek yerine istediği yere akması için yeni yollar yaratmaya karar verdim ve full time bir iş arayışı ve teklifleri en azından bir süreliğine rafa kaldırdım. Part time, freelance işleri ve yoga eğitmenliğini kucaklamaya başladım.
Hayatımın şu dakikadan sonra nereye doğru akacağı hakkında hiçbir fikirim yok ama ne istemediğimi çok iyi biliyorum! Bu yüzden dostum, şunları sormak istiyorum sana: Hayalin ne? Mutlu musun? Ne yapmak istiyorsun? İstemediğin şeyleri yaparak anlık tatminler mi yaşıyorsun? Para ile mutluluk mastürbasyonu mu yapıyorsun? Bu hayat sadece senin, farkında mısın?
………………………………………..
Ağaçları izledin mi? Fırtınada,yağmurda,karda,selde her şeye rağmen kökleriyle tüm doğa ananın yaptıklarına kafa tutarcasına bir cm bile yerlerinden kıpırdamazlar. Bir ağaç gibi olmak istemez misin? Güçlü, kararlı ve köklü…
Bir ağaç gibi olmak elimizde biliyor musun?
Tüm yolu görmen gerekmiyor, bir ağaç tohumken ağaç olmayı planlamıyor değil mi? Şuraya geçeyim daha çok yağmur alıyor demiyor, sadece doğası gereği zamanı gelince ağaç oluyor.
Haydi kocaman bir ağaç olalım dostum!