Yalnızlık

Mart ayından beri karantina ya da inziva süreciyle birlikte insan olma deneyiminin farklı hallerini yoğun olarak yaşıyoruz.  Yalnızlık, korku, endişe, … Liste hepimize özel ama en derinde yaşadığımız o kök  aynı: İnsanlığımız..

Son dönemde arkadaşlarımda ve çevremde gördüğüm en zorlayıcı konu: İlişkiler.. Sanırım hepimizi bu kadar zorlamasının en temel nedeni bize, bizi gösteriyor olmasından ama gösterim çoğu zaman zorlayıcı olabiliyor.

Geçen gün Spotify’daki yeni podcastimde bir süre ilişkileri konuşacağımızı söyleyip, yalnızlık konusuyla devam ettik. Linki şuraya bırakıyorum :(https://open.spotify.com/episode/6pI1AWaggqEAb8dOm9JJF9?si=wug7cDbgRSu1IcsssREvmA) Dolayıasıyla aynı eksenden devam etmek istiyorum: Yalnızlık.

Eğer sevgiliniz/ eşiniz yoksa bu süreç yalnızlık hissiyle yoğun olarak temas ediyorsunuz demek oluyor. Bir haberim var: Bunda bir sorun yok! Hepimiz hissediyoruz ve bu insan olma deneyimin bir parçası..

Normal şartlarda dışarı çıkıp, yalnızlığınızı oyalayabilme  şansınız varken şu an yok! Bu hisle kalmayı öğrenmek için ne büyük fırsat!

20’li yaşlarda her kendimi yalnız hissettiğimde mesajlaştığım kişiler vardı. Hissettiğim hissi hissetmek istemediğim için kendimi uyuşturuyodum. Sizin kaçış yolunuz: seks, alışveriş, internet, sigara, alkol, yoga, meditasyon ya da daha niceleri olabilir. Herkesin kendi eşssizliğine göre kaçış yolu belirleniyor.

Dolayısyla benim günümüz ilişkileri için gözlemim; herkes sevilmek istiyor ve bu yüzden koşturarak bunu her karşılaşılan ruhla bu durumu kapatma yoluna gidiliyor. Ben de yaptım ve inanın bana çok yorucu.

YAVAŞLA..

Her kendini yalnız hissettiğinde bu his bedende nerede beliriyor?

Nefeslerin nasıl değişitor?

Bedendeki ifadesi nasıl?

Olabildiğince burada kalıp, dayanayamayacağını hissettiğin anda dikkatini nazikçe değiştirebilir misin?

Bu his bedeninde ifade bulduğunda eminim ezbere bir davranışın var. Onu görüp, kapılmak yerine araya mesafe koyabilir misin?

En önemli bölüm şu ki: Bu bir kerelik durum değil, anbean hisler (dalga) yükselecek ve bizde nazikçe içeri davet etme istekliğini araştıracağız.

Biriyle tamamlanmaya çalışıp, yorgun düşürmek yerine kalbini, kendinle tamamlanmaya ne dersin?

Neyi seversin?

Neyi sevmezsin?

Dikkati sürekli dışarıya yönlendirmek yerine buraya o kalbin attığı yere getirmeye ne dersin? Ve onu tüm yaptıkları ve yapamadıylarıyla yavaş yavaş kucaklamak… Bir adım ileri, iki adım geri..

Kendi insan olma deneyimizin eşsizliğine doğru bir yola çıkalım mı ?

Kendi deneyimlediklerim ise, bir sonraki yazıda olsun.

Sevgimle.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s