Karantina ya da inziva günleri hepimzin kıendi evinin istekliliği oranında eminim ki yoğun geçiyor. İnsanın kendiğiyle, hissettikleriyle kalmasını öğrenmek uzun bir yolken, şimdi dünya olarak hızlandırılmış bir turdan geçiyoruz.
Hepimizde olduğu gibi bende de #karantinagünleri yoğun inziva olarak geçiyor. Ve dürüst olmak gerekirse çok yoğun geçiyor. Daha az uyarıcı, daha çok sessizlik, daha çok meditasyon, daha az konuşma kendi karanlık bakir ormanımla temas etmemi sağladı. Ve evet bazı günler cidden çok zorluyor. 5 saat camdan gökyüzüne bakarak sessizce oturduğumda oluyor, aşktan çılgına döndüğüm de oluyor.
Son dönemde ben kendi film sahnelerimdeki değersizlik hissinin akıtığı yolların üzerinden geçerken, fark ettim ki benim geçtiğim yoların tam üstünde olanların sayısı hayli fazla.
Aslında konu ne olursa olsun iş, arkadaşlık, aile, aşk herkesin en derinine baktığında hep aynı şey güneş gibi parlıyor: Değersizlik Hissi. Herkes için bu konu farklı tetikleyicilerle, farklı oranda beliriyor.
Size her akşam gelen misafir olduğunu ve sürekli ona güzel, hoş şeyler yapmak için uğraşıtığınızı ama yeni malzeme alamadığınızı ve olanlarla bir şey yapmak zorunda olduğunuzu düşünün. Öyle bir an geliyor ki; önünüzdeki tabağıda karşınızdakine verip, aç kalmayı göze alıyorsunuz.
Ve dostlar, bu sevgi değil!
Sağlıklı olmayan şeylere sevgi kelimesini yapıtıştırmayı bırakalım.
Hepimizin anne karnından bu yana gelen farklı yaraları var ve yaraları açığa çıkartmak için farklı suretlerde yaşam bizi tetikleyip duruyor. Küçük resimde Ayşe, Mehmet, Büyük resimde olan ise, sadece bizim hikayemiz.
Dolayısıyla orada benzer hikayaleri, duyguları yaşayan birileri var ise kalbine konuşmak isterim ki: Çok değerlisin. Kocaman yaşam’ın en eşsiz ifadesisin. Ve senden bir tane daha yok.
Geriye ne zaman dönüp Özde’nin seçimlerine baksam, onun çoğu seçimini, seçtiği yolları hiç anlamıyorum. Şu anki Özde olarak, o zamanki Özde’nin çoğu seçiminin de arkasında duramam ama biliyorum ki, başka da yol yoktu, su başka türlü de akamazdı. Özde’nin adım adım kendi hikayesini sahiplenmesi için tetiklenip durması ve tetikliyenleri suçlu ilan etmesi gerekiyordu.
Hayat çok acayip! Siz kendi içinizde bir şeye delice inanıp, tutunursanız, bunun size doğru olduğunun sağlamasını farklı artçılarda size yaşatıyor.
Kendi karanlığını narinlikle kucaklama haline açık olduğunda karşısındakilerin olabildiği kadarını görmeye istekli olmaya başlıyorsun. Ve sihir tam bu arada başlıyor. Çünkü hikaye değişiyor.
Çay olmayan bir mekanda çay yok diye söylenmek yerine olanı (olmayanı) görünce kimsenin varoluşunda bir sorun/ hata olmadığının idrakı netleşiyor. Herkesin kendince yolunu bulmaya çalıştığının farkındalığı tüm mevcudiyetini sarıyor.
Ama hangi yollara yaralarımızın, hangi yollara kalbimizin çekildiğini öğrenmekle sorumluyuz. Ve bir haberim var: Bu hayat boyu sürüyor.
Dolayısıyla hepimizin evlerde olduğu bu süreci sevdiğin herhangi bir şeyle ( dans, müzik, resim, ) temas ederek geçirmeye başlayabilirsin.
Sevdiğin şeyin en temelde yaptığı şey; sana zamanın olmadığı o şimdinin kutsallığında wifi ağı gibi ana kaynağa hep bağlı olduğunu hatırlatmak olacak.
Enstruman gibiyiz zamanla akorumuz degisisiyor ,melodiler yumusuyor sanki.. sevgiler
BeğenBeğen
istekliysek evet kesin ❤
sevgiler
BeğenBeğen