Sen değerlisin

Karantina ya da inziva günleri hepimzin kıendi evinin istekliliği oranında eminim ki yoğun geçiyor. İnsanın kendiğiyle, hissettikleriyle  kalmasını öğrenmek uzun bir yolken, şimdi dünya olarak hızlandırılmış bir turdan geçiyoruz. Hepimizde olduğu gibi bende de #karantinagünleri yoğun inziva olarak geçiyor. Ve dürüst olmak gerekirse çok yoğun geçiyor. Daha az uyarıcı, daha çok sessizlik, daha çok meditasyon, daha … Okumaya devam edin Sen değerlisin

Kalbin Meditasyonu

  Biliyorum, günümüz modern hayatının içinde 'meditasyon' dendiğinde akla gelen birçok görsel var ve o görsellere öyle bir yapışıyoruz ki, meditasyonun kendi doğasından uzaklaşmamız, kendimizden uzaklaşmamız tam burada başlıyor. Ana davet.. Anın içinde her ne varsa; bedende, kalpte, zihinde merakla dinleme sanatı.. İşte kalbin meditasyonu.... (Bu terimi Jeff Foster, eğitimde kullanmıştı. Benim de çok içime … Okumaya devam edin Kalbin Meditasyonu

Kendi toprağını kazı!

Oturduğumuz yerden birilerini eleştirmek ve fikir üretmek öyle kolay ki, oysa nasıl olay kendimize bakmak  ve kendi toprağımızı kazmak, toprak hazır olduğunda belki çiçek ekmek. O yüzden en önemlisi, kendi adımlarımızla ilgilenip, adım atmak. Bize neyin iyi geldiğini bulmak için biraz yavaşlamak ve kendimize göre hamura şekil vermek..

Karar beliriyor

Gecen gün Boğaziçi Üniversitesin'de kahve sırası beklerken deli gibi canim çikolata istiyordu ama bulamadım. Sonra önümde duran çocuk çikolata ister misiniz deyince nasıl da mutlu oldum. Evet, tam su an istediğim deyince hepsini bana vermek istedi yine yüzümde anlamadığım gülümseme 😊 Nisantaşı'nda yeni açılan Starbuck'ta bugün tam canım kahve isterken kahve ikramı yaptılar. Ders verdiğim yerde müzik sistemi olsa diye içimden geçirdikten sonra bir gün sonra sistem kurulmuştu. Öyle küçük şeyler ki ama simdi anlıyorum ki; hayat ben netleştikçe bana veriyor. Suyum bulanıkken aklim karışıkken deli dana gibi koşturduğumda değil de, suyum netleştiğinde hayat diyor ki yanındayım aten ama cidden ne istiyorsun?

Zaman geçiyor

Keşke sürekli yaz mevsimini yaşasak ama değil işte! Bazen rüzgarlar, fırtınalar, kar, bazen sıcacık güneş.. Fırtına varken güneşi aramak, bağırmak, isyan etmek bir işe yaramıyor. Çünkü şu an güneş yok! Belki yarın değişecek ya da belki yine kapalı ama inatla her gün yeniden kalabilmek fırtınanın ortasında dahi isyan etmeden ıslanabilmek.. Kalmayı öğrendikçe, kalbini samimiyetle, özgürce açabilmeye başlıyorsun. Ve başka bir yerden konuşmaya başlıyorsun herkesle...