Karar Belirir

Şehrin bitmeyen koşturması her şeyi daha da yoğun hissetmemize neden olurken, koşturarak, zorlayarak var olmaya çalışıyor ve savaşmaktan yorgun düşüyoruz. Oysa hayat bir savaş değil ama evet onu savaş gibi algılayan biziz! Her bahar, vakti geldiğinde gelmiyor mu? Hem de soğuk, kaotik bir kışa rağmen.

Her baharda açan çiçekler bize her şeyin kendi zamanını olduğunu sessizce fısıldamıyor mu?

Sanırım bu yüzden doğa her zaman bize rağmen bile ilham verici olma özelliğinden hiçbir şey kaybetmiyor.

Hayatımda ne zaman bir şeyler karışmaya başlasa, çıkmazda kaldığımı hissetsem bir ağacın yanına giderim. Bana unuttuğumu yeniden hatırlatır ve sessizce güç verir. Bir tohumun, ağaç olma gücü, rüzgâra kafa tutmakta değil de, kendi özüne duyduğu o güvenden geldiğini yeniden idrak ederim. 

Bir ağaca baktığımda, kökleriyle kurduğu o devasa ilişkiden nasıl beslendiğini ve her şeye rağmen nasıl da yaşamla güven içinde bağı olduğunu görmek, ilhamımdır. Kararsız zamanlarının, kırık kalbimin en sessiz dostları onlarıdır.

Ne zaman bir konuda kararsız kalsam ağaçların yanına giderim. Bazen saatlerce sessizce onların rüzgâra karşı yapraklarını dalgalanmasını izlerim.  Tabi bir izlemede başıma bir elma düşmez ama kararsız kalbimi yatıştırır.

Bir ağacın sıradanlıkta yaptığını biz insanların yapması için eğitimler, terapiler, çalışmalarla yapabilme durumunun peşinden koşmasına ne diyorsunuz? Yanlış anlamayın, niyet çok güzel ama koşturdukça aslında biraz daha kayboluyoruz.

Bunları neden yazıyorum? Son dönemde öğrencilerimde, etrafımda gördüğüm çok net bir şey var: Kararsızlık. Kararlar almaya çalışarak, ittirerek karar almaya çalışınca hep olan şey oluyor, hayat karışıyor.

Geriye dönüp baktığımda ister ilişki, ister iş konu ne olursa olsun ittirerek karar almaya çalıştığım zamanlar hayatımın kendi girdabını yarattığım zamanlar olduğunu daha netlikle görüyorum. Her bitiş çizgisini görmek, bitiş çizgisinden zarafetle gidebilmeyi göstermiyor.

Size iyi gelmeyen bir işi ya da bir ilişkiyi zorlayarak bitirme kararı alamazsınız.  Belki’lerle, yarın’larla ya da arkadaşlarınıza sorarak karar alamazsınız.

Bir konuda karar almak bence farklı sıvı karışımlarının bir kavanoz içinde karışmasına benziyor. Yeterli zaman verip, beklerseniz, karışımın kendi içinde ayrıştığını görürsünüz. İşte karar almak da tam böyle!

Hayatımın çok uzun bir dönemde bana sorulan en basit sorularına bilmiyorum diye cevap verirdim. Annem hep kimi seveceğini de bilemeyeceksin derdi. Durumu mu siz düşünün?

Yani hayatımın çok uzun dönemi kararsızdım. Zamanla kendi üstümde çalışmaya başlayarak, kendi kendime sorarak içeriden gelen sesi duyabilmeyi ve o sesi açmasını öğrendim, öğreniyorum.  Evet, öğrenmek bitmiyor! Eskiden ne zaman karar arifesinde olsam bir işaret beklerdim, sonra onları yanlış yorumlar ve daha da karışırdım. Oysa her aldığım nefes, başlı başına kocaman bir işaret!

Bu yüzden açıklıkla diyebilirim ki;

Karar alınmaz, karar belirir.

Karar, sıkışık bir yerden belirmez.

Karar, koşturarak verilmez.

Karar, durumun pozitif ya da negatif etkilerini düşünerek ortaya çıkmaz.

Karar, yağmur damlalarının akışı gibidir. Yağmur damlalarının başka türlü akma şansı yoktur. Yağmur damlalarının akışını değiştirmeye çalışmak, anlamsız bir çabadan ibarettir. Aslında tüm yaşam, o akışı öğrenmek üzerine kuruludur.

Karar, tam anlamıyla bir anda denizin tam ortasında kara görmek gibidir. Bir anda çıkar.

Ve seni dönüştürür! Hiçbir şey aynı olmaz, tüm yol ayrımlarının olayı da tam budur!

………

 Ne zaman o kara belirse bazen beni sıkıştırsa da, bazen ferahlatsa da hiçbir şey yapmadan sessizce yan yana otururum onunla. Çünkü bilirim ki, beni tepeden tırnağa değiştirerek bir yol tam oradadır  ve karar çoktan yaydan çıkmıştır. O yüzden bazen saatlerce, bazen günlerce kararla otururum.

 Hazır olduğumda kararımı az sayıda güvendiğim kişiye söylerim. Ya da bazen sessizce kendi kalbime söylediğim zamanlar da olur. Derim ki: “Ben o karaya gideceğim!” O kara her şey olabilir. Bir iş, bir adam, bir durum, her şey…

Bunu yola çıkma kararımı her verdiğimde yaparım. Yolu yürümüş olmak için yaşamla oynadığım bir oyundur. Bu şekilde en derindeki niyetim; kararımın yaşamla uyumlu olup olmadığını görebilmektir. Çünkü ancak uyumlu olduğunda kararım, çiçek açar ve inatla ben böyle olacak dediğimde ki ( yapmışlığım var) yolumu karıştırmak da öteye gidemem.

Çünkü aslında biz yaşarken kavrayamazsak da, o kara orada belirmeden önce de, ‘yaşamla uyumlu kararlar’ her zaman orada bir yerdedir. Kara belirdiği için karar almayız, sadece bulutlar geri çekilip, karayı ortaya çıkarır. Ve biz deriz ki: ‘Bak, orada kara var!’

Karar arifesinde olanlara,

Koşturmadan kendi yollarını bulma ümidimle..

Karar Belirir” için bir yanıt

  1. Her zaman bir reçete arıyoruz sanki değil mi başka başka insanlara sormakta bir reçete arayışı “bir şey söyle” ve ben bu karasızlıktan çıkayım ya da şuralarda bir yerde gelenekse bir reçete vardı annemden kalma onu yapayım. Kararsızlığa Gayrimeşru bir his gibi bakmak kararsızlığa “çünkü kararsızsan bu senin hatan “ne istediğini bilmelisin” “aaa canım her zaman bir b planın olmalı..” tatlım kalbinin götürdüğü yere git” uzay kadar formatı vardır herhalde bu hallerin en azından ben baya uzun bir süre kullanmıştım bu reçeteleri. Tabi öyle olunca 1000 küsürüncü deneyimde ya da yaş 3o’lara gelince zamanın kıymeti artıyor ve en kestirme yolun sana üflenen ilhamın hizasında gitmek olduğunu idrak edebiliyorsun . Tıpkı tasvir ettiğin gibi Özge bir ağacın durusu , ağacın dalında ki kuş yuvasına gagasında besinle uçup gelen anne kuş diyor ki telaş yapma ne aradığını biliyorsan o sana görünür olur.

    Beğen

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s