Yoga, 13 – 14 senedir hayatımda… Özde’yi anlamama ve dönüştürmeme yarayan en muazzam yöntemim. Pusulam…
Bence Yoga’nın en sihirli kısmı, sadece fiziksel hareket sanıp ve iyi geliyor diye yoga stüdyolarını aşındırırken sizi hiç beklemediğiniz yönde değiştirmesi. Halının altına attığınız, tüm yaralarınızı, korkularınızı, sevgi ihtiyacınızı, nezaketle ve yavaşça halının üstüne atıvermesi oldukça şok edici.

Tabi ki, bu yola ilk başladığımda “Yoga” bağımlısıydım. En biricik aşkımdı. Matsız bir yaşam düşünemiyordum. Yoga hareketlerini yapmak ne önemliydi. Hayat farklı zamanlarda gerçek pratikle karşılaşmama vesile oldu. Matım, yaşam oldu ve “varoluş” bana gerçek pratiği öğretmeye başladı. Bolca düşmeli, incinmeli oldu benimki. Ve tam burada hayatı algılama şeklim değişti.
Şu an benim için“Yoga”; kalbimi ve mevcudiyetimi, Yaşama/Varoluşa/O’na bağlayan her şey…
Fiziksel pratikten, hiç olmadığı kadar keyif alıyorum, ama aracı, amaç yapma eğilimim dönüştü.
Kalbinizi dinleyin!
Size iyi gelen yola doğru adımlar atmak zaten sizi Yoga’nızla buluşturacaktır.
Hepimiz farklıyız ve hepimize iyi gelen şey çok farklı! Kimimiz yazı yazmayı seviyor, kimimiz dans etmeyi, kimimiz yüzmeyi…
Sana ne iyi geliyorsa, Öz’den Öz’e hareket etmeni sağlayan şefkatli bir araştırma… Yaşamla “bir” hissettiren her şey…
Dolayısıyla benim yolumun böyle akması, senin de böyle akacağı anlamına gelmiyor. Ya da seninkinin öyle akması, benimkini öyle akıtmıyor!
Sürekli gelişiyor, değişiyor!
Kalbinizi titreten Yoga’nızı bulun ve bilin ki o bile değişiyor…
Nazikçe bir kazı araştırması yapar gibi kendinize sormaktan geri durmayın:
Şimdi nereye?
Ne yaparsam, daha keyifli, coşkulu olur bu an?
Ve ses belirledikçe adımlarınızı aynı zarafetle atın,
Burası sizin yaşam kaynağınız,
Burası sizin yoga’nız!!
Burası sizin her düştüğünüzde yeniden doğacağınız yerin kendisi!
Sahi, sizin yoga’nız ne?