Olduğu kadar

O yüzden kendi hayatımda aradığım en belirgin his: netlik. Tam şu an ne hissediyorum? Tam şu an senin yaptığın o hareket ben de nasıl hisleri belirginleştiriyor? Tam şu an ne istiyorum? Ne hissettiğimi açıklıkla kavrayamadığımda, baktığım cam buğulu olmaya başladığında, sessizce gözlerimi kapatıyorum. Yola kolay sorular ile başlıyorum ve sorular zorlaşmaya başladığında, kolay sorular rehberliğimi yapmaya başlıyor. Yol, netlik kazanıyor, kalbim ferahlıyor ve olabildiği kadarını yapmak için elimden geleni yapmaya başlıyorum. Bir şeylerin olması için kendimle yaptığım savaş bitiyor, ızdırabım bitiyor, gözyaşlarım bitmiyor, acıyı çok da güzel yaşıyorum ama bir şeyler istediğim gibi olmadığımda ve canım yandığında acı ne kadar derin ve katlanılamaz olsa da biliyorum ki değişecek, kendime sormayı hatırlattığım iki soru: ŞİMDİ NE YAPAYIM? NE HİSSEDİYORUM?

Suyun halleri

O yüzden derslerimde de deli gibi üstünde durduğum her şeyden öte bir şey var: HİSSETMEK... Ben kahraman vs değilim, senin gibi okyanusun içinde kendime özgü bir şekilde yüzmeye çalışıyorum ve kendi hislerimi dinleyecek cesareti buldukça, başkalarına da bu halin mümkün olduğunu dilim döndüğünce anlatmaya çalışıyorum. Çünkü şu ana hepsi dahil, tüm mutluluklar, tüm gözyaşları, tüm acılar, tüm sevinçler... Hepsi var, hepsi dahil.. Ve ancak sen içeriye alma cesareti gösterdiğinde, özündeki suyun hallerine izin vermeye başlıyorsun.

Yara

Nasıl biliyor musun dostum? Eskiden deliler gibi ağladığın yaralara, artık üstünü örtmeye çalışmadığında, deli gibi orayı iyileşleştirmek için çırpınmadığında, onunla kalmayı deneyimlediğinde zaten değişiyor. Birileri sorduğunda anlatıyorsun, sana ait, her parçası senin geçmişin olan anılarını anlatıyorsun ama artık fark ediyorsun ki, kalbin sızlamıyor. Film izler gibi yarana kapılmadan sohbetler edebiliyor, o yarandan öğrendiklerini paylaşmaya bile başlıyorsun. İşte tam o zaman iyileşme gerçekleşmiş oluyor!

Kendi karanlığını tanı

Yeni sene pek de kolay başlamadı, ''nasıl olur'', ''olabilir mi ki'' benzeri deli gibi sorular yürekleri hoplattı ve sanki bizde  oraya buraya karınca yuvaları gibi dağılmaya başladık. Sana dürüst olayım mı? Hemen öyle çok gitmek istedim ki.. Ne bırakabildiğim, ne de onunla mutlu olabildiğim bir sevgili gibi İstanbul..Gidelim demek kolay da, giden gerçekten gidebiliyor mu … Okumaya devam edin Kendi karanlığını tanı

Yeter ki ağla!

Geçen haftalarda bir gün derse başlamadan önce gelen öğrencilerimin gözlerinin içine bakıp, orada olanı görmeye çalışıyordum. Sonra onunla göz göze geldik. Nasılsın diye sormamla gözleri doldu. Gözleri doldukça, ağlamamak istedikçe daha çok ağlamaya başladı. ( Ben bu hissi çok iyi biliyorum!) Ağlayabilirsin dediğimi hatırlıyorum! Gülmek kadar doğal aslında ağlamak. Aslında insan olduğunu gösteriyor! Ama bizim … Okumaya devam edin Yeter ki ağla!