Sadece bir şeçenek varmış gibi yaşayıp, ( konu ne olursa olsun iş, ilişki) onun peşinden kendimizi yoracak/ nefessiz bırakacak kadar gidebiliyoruz. ‘Ama şöyle olmazsa’, ‘o olmazsa ben ölürüm’! ‘Yaşayamam’! Oysa gökyüzünde sonsuz yıldız var ve bize iyi gelmeyen yıldızın inatla peşinde koşup, bize iyi gelmesine sağlamaya çalışan da yine biziz.
Evet, kimseyi değiştiremezsin. Sevgilini, anneni, babanı, arkadaşanı, seni sevme şekillerini değiştiremezsin. Onları istediğin şekle sokmak için orasından burasından kırpamazsın. Kendini de günü kurtarmak için mevcut şartlara uymaya zorlayamazsın. Günü kurtarmak için uyum sağlamaya çalışmanın çok yorucu bir hissi var ve günün sonunda kendinizden de uzaklaşabiliyorsunuz.
Sadece bir adım geri gel. Olana bak. Hisetmen için zaman ver. Onun da şu anın parçasını olduğunu hatırlayarak, dahil etme alanına davet et.
Farkında olmaya çalışma, bir şey yapmaya çalışma. Işık, zaten gölgenin boyunu etkiler. Işık, gölgeyi kapsadıkça; gölge Işığa karışır.
Ve Işık her şeyi kapsadığında zaten olanı netlikle görebilmeye başlayacaksın. Olanın, orasından burasından çekiştirilmeye ihtiyaç duymadığını idrak edeceksin.
…………………………………………………………………………………….
Seneler sonra idrak ettim: Hayatımdaki herkes, hayatıma bir şekilde giren herkes elinden gelen her şeyi yaptı, bazılarıyla yollar ayrı düştü, bazılarıyla düşmedi, bazıları kalbimi çok acıttı, hiç iyi gelmedi, bazıları mutlu etti. Yani aslında insan hayatına kendi penceresinden bakma inadını bırakıp, gerçekten karşındaki insanı görmeye istekli olursa, herkesin elinden geleni yapabildiğini de idrak ediyor. Sadece bizim beklentilerimizi olan karşılamayabiliyor ve bu durum kimsenin de suçlu olduğunu göstermiyor. Ve o beklentimizin karşılanmadığı o yerde yaptıklarımız ya da yapamadıklarımız tamamen bizim filmimizle ilgili..
Bulunduğun yerde hava çok sıcak ise ve sen sürekli bundan şikayet ediyorsan orayı terk etme hakkın olduğunu hatırlayarak, kalbini sıkıştırmadan an ve an onun seninle konuşmasına istekli kalıp, akanla bir olabilirsin. Akmak, çabanın, ‘ne yapacağım ben’ sorusunun yerle bir olup, sesin yapana, yapanın da sese karıştığı yerin kendisi.
…………………………………………….:……………………..
Nazik Hatırlatma
Bu yaşamdaki her nefesime karşı sorumluyum. Kalbime karşı sorumluyum. Hissettiğim her hisse, her duyuma karşı sorumluyum. Bazen orada olmaları hoşuma gitmese de onları görmezden gelemem. Bu yaşamda ayaklarımı yeryüzüne bastığım her anı kutlama şöleni olarak geçireceğim. Nezaketle kalbimin tam ortasında olanları konuşabilir, nezaketle gidebilir, nezaketle ardından kalan yoğun hislerle kalabilirim. Hepsini nezaketle karşılayabilirim. Başkasının nasıl karşıladığı benim sorumluluğum değil ve hiç olmadı.
…………………………………………………………………….
Sıkıştığın nefes alamıyorum dediğin ya da orasından burasından tutup oldurmaya çalıştığın bir şeyler varsa nezaketle bir adım geri gel. Bir çiçeğin koca ormanda kendi özüne sadık olması gibi kendin gibi hiçbir şeye/ her şeye ait olarak cesaretle, açıklıkla an ve an burada/ şimdi’de var olabilirsin.
Yol, karıştığında bir adım geri çekil, yavaşla ve sor: ” Su nereye akıyor?” .
Su nereye akmalı değil, su nereye akıyor?
Sonra da cesaretle yaşam’a karış!
Haydi!!!