Boşluk Doğum Dolu

Şehir hayatının koşturması çoğu zaman unutursa da: ‘Her an yeni ve her an bilinmeyenle dolu’! Biliyorum hepimizin gündemi o kadar yoğun ki, bu durum aslında bu filmin baş kahramanı olduğumuzu unutmamıza neden oluyor!

Hep bir trene yetişmek zorundaymış  gibi yaşıyoruz! Trenin peşinde koşmayı mucize sanıyoruz! Oysa gerçek mucize sıradan, önemsiz dediğimiz anların içinde.. Bir çiçeğin açmasında, gökyüzündeki bulutların yaptığı şekillerde, bir çocuğun gülümsemesinde, bir anda esen rüzgarda, toprağa düşen yaprakta.. Ama içimizde, dışımızda o kadar kalabalık ki, yapılması gerekenlerle, duygularla ve düşüncelerle gözümüzün önünde bize verilen bu eşsiz armağının değerini bilmiyoruz. Bilmek için yaptığımız şeyler de, sadece daha da koşturmamıza neden oluyor!

Boşluk, kadim bilgilere göre tüm elementlerin doğduğu ilk element..

Bedenimizde boşluklar olmasaydı neye benzerdik hiç düşündünüz mü?  Fiziksel görüntümüz de; parmaklarımız, bacaklarımız nasıl bir arada değilse de, anatomik olarak bedenlerimizde de boşluklar var. Bedende her şey bir arada olsa sanırım değişik bir yaratık olurduk.Ve arkadaşlar, nefeslerimiz arasında da boşluklar var. Her aldığımız nefesi, koşturarak vermiyoruz!

Özümüzde olan bilgeliği unutmaya  başladığımızda günlük hayatımızda karışmaya başlıyor!

Ne demek istiyorum?

İnsan organizması o kadar zeki ki, kendini hayatta tutmak adına her şeyi yapıyor ve maalesef arkadaşlar, bunu yaşamak sanıyor! (Kaç – Savaş Sinir Sinir Sistemi aslında hep organizmayı hayat da tutmak için)

Genelde kendimizi ne zaman meşgül etsek, altında derin bir neden vardır!

Kendimi  farklı etkinlikler, eğitimlerle meşgul ettiğim dönemlerim vardı. Hangimizin olmadı ki? Şimdi geriye dönüp baktığımda  aslında o zamanlar yaptığım her şeyin organizmam için hayatta kalma mücadelesi olarak  ifade edebilirim. Hissettiğim şeyleri hissetmemek adına kaçış yolumdu, meşgul olmam.

Yoga’nın  en temelde yaptığı halının altına attığımız her şeyi yavaş yavaş halının üstüne ışığa kavuşturabilmesi ve bunu hepimizin kendi adımlama sürecine göre yapıyor.

Ve böylece önce yoga matının üstünde idrak etmeye başlıyoruz:

Bu an yeni! Sürekli yaptığım bu pozu şu an ilk kez yapıyorum. Bakalım ne olacak? Bakalım sağ tarafım nasıl edecek? Acaba sol tarafım nasıl hissecek?

Sonra hayata yayılmaya başlıyor!

Bu an yeni! Geçmişin endişelerini ve korkularını bu ana mı taşıyorum?

Hayatınızda hangi alanda olursa olsun, yoga pratiği yaparken, dans ederken, yemek yerken, sevgilinizle olan ilişkinizde boşluk bırakıp, alan açmazsanız  ne olduğunu biliyorsunuz: Ölüm olur. Sakatlık, mide ağrısı, stress, ayrılık.. Liste herkesin kendi eşsiz yolculuğuna göre anbean şekillenir.

BOŞLUK, KEŞİF DOLU

Biz şehir insanları o kadar çok yapma ve başarma arzusu içindeyiz ki, kendimize labirentler örebiliyoruz. Ve labirentlerin içinde bir şeyler yaratabileceğimizi sanıyoruz. Oysa yaşam sıradan, önemsiz dediğimiz anları, merakla kucaklama istediği geliştirdikçe yarattığımız boşluklarda yatıyor!

VE BİR HABERİM VAR!

BOŞLUK DOĞUM DOLU!

Ayın nazik sorusu:

Bu anı bilmeye çalışan değil de, bir çocuğun nazik merakıyla karşılayabilir miyim?

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s