Her olasılığa aç kalbini..

universe-54a

İnsanın hafızasının senelere meydan okuması ve hatta seneler sonra bile en ufacık detayları bile hatırlaması ne büyük bir yeti.. Çoğumuz hatırlamayı ceza olarak görürüz, hele bir şekilde canımız yandıysa kalbimiz kırıldıysa unutmak, hatırlamak bile istemeyiz. ”Eternal  Sunshine Of The Spotless Mind” adlı filmi izlemeyen yoktur sanırım, o filmi izlediğim dönemde benimde unutmak istediğim öyle çok şey vardı ki, çünkü hatırladıklarımla ne yapacağımı bilmiyordum. Seneler sonra anladım; hatırlamanın çok büyük bir lütuf olduğunu..

Eskiden deli gibi unutmak isterdim aslında unutmak isterken de en büyük korkum yine unutmaktı. Ailemi, sevdiklerimi bir sabah kalkıp hatırlamamaktan korkardım. Ah, 20’li yaşların başında taşıdığım korkuya bakın.. Sonra yaşam,  suyun boşuna akmadığını öğretti, anlattı, ben anlamadım baştan öğretti, ta ki anlayana kadar…..

Çok sevdiğim biri vardı. Bir yaz günü ondan telefon geldi dedi ki :

__”Biliyorum ki biz her şeyden önce seninle arkadaşız ve başka biri var..”

Film sahneleri vardır hani, bir noktadan sonra sesler uğuldamaya başlar, öyle bir andı. Her şey dediğim kocaman yaşam uzun bir sessizliği girmişti ve yaptığım, yapamadığım her şeyin nedeni olmuştu o gün.. Sonra kocaman bitmeyen öfke, keder, gözyaşı….. Uzun uzun ne kadar içimin karardığını yazmayacağım, zaten tünelin ucunun ne kadar derin olduğunu bildiğim için bugün güneşi anlatabiliyorum rahatlıkla.. Bazıları anlattığım güneşe anlamadığım şekilde tepki gösteriyor, mutsuz insan görmeyi çok mu seviyoruz acaba? 

Geçen gün 10 sene sonra o eski yol arkadaşımla yollarımız yeniden kesişti. 10 sene önce ona söyleyecek o kadar çok sözüm vardı ki, sayfalar dolusu yazılar yazmıştım, seçtiği neden ben değilim diye ne çok hayıflanmış gözyaşı dökmüştüm ama şimdi döktüğüm her gözyaşı için şükür edip, hayatın beni bu tarafa doğru sürüklediği için şükür ettim.

Sana nefret besleme, öfke büyütme gibi büyük laflar etmeyeceğim. Ah, evet tabi ki besleme ama ne hissediyorsan fark et, yaşa o hissi,  kıskanıyorsan kıskanmıyorum deme, öfkeliysen zorla gülümsemeye çalışma.. Kocaman yüreğinin her olasılığına  kalbini açtıkça bazı boşluklar açılıyor yaşamda ve sen eşyalarla dolu bir odada yaşadığını zannederken aslında odanın bir kapısını olduğunu ve evin başka başka odaları olduğunu keşfediyorsun. 

Hepimizin başka başka hikayelerden getirdiği travmaları var, hiçbirimiz mükemmel değiliz! Haydi önce bunu bir kabul edelim! Sonrası mı? Suçlamadan, beklentiler içine girmeden kabul etmece.. Öyle bir günde değil, bir haftada da değil. Hissetmediğin hiçbir cümleyi kurma, sadece uğraşmayı oldurmayı bırak, büyük anlamlar yükleme hiçbir şeye, büyük cümleler de kurma.. Su, gibi akıyorsa sen de ak dostum, su gibi… Akmıyorsa da suyun akması için gökyüzünün yağmur yağdırması için bulutlarla savaşma!

Geçen gün çok sevdiğim bir kız arkadaşımla buluşmak için sözleşmiştik sonra aradan birkaç hafta geçti ve baktım ki o gün arkadaşımın başka bir işinin çıkma durumu var. Dedi ki: -”Ama sana söz vermiştim ben!”

Bende  dedim ki: _ ”Ah, evet verdin ama  o an için söz verdin, ve o an çoktan geçti, rahat ol her duruma gönlüm açık benim..”

Beş ay önce olsa, bu cümleyi öyle rahatlıkla kuramazdım ama yaşam öyle güzel öğretti ki; şu an dışında hiçbir şey bilmediğimi ve bilmediğim şeyler hakkında konuşmamam gerektiğini ve güneşin her daim benimle olduğunu o yüzden sevgili hayat, evren, Tanrım verdiğin, aldığın, gösterdiğin, seçtirdiğin, yaşattığın her an için çok şükür..

Ve ortalık çok kararırsa, ne yapacağını bilemezsen sana iyi gelen şeylerin peşinden bebek adımları  da olsa adım at! Ah, merak etme her şey orada değişecek!

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s