Bana ilgi göster

3569496706_d672b56f6a

Bebekleri gözlemledin mi hiç? Her şeyi anlık yaşarlar. Mutlu olduklarında deli gibi gülümserken, mutsuz olduklarında da deli gibi ağlarlar. Ve yaşadıkları her şeyi tam da o an yaşarlar! Bir yaşında bir yeğenim var. Bazen deli gibi ağlıyor, susmayacak gibi hissediyorum. Sonra bir şey görüyor ve anında gülmeye başlıyor. O kadar hızlı duygu geçişlerini taşımadan öyle güzel yaşıyor ki.. Yeğenimi gözlemleyerek, büyürken bebekken yapabildiğimiz bazı şeyleri nasıl da unuttuğumuzu hatırlıyorum. Yaşadığımız travmalar ve gördüklerimiz, normalde özümüzde olan bazı şeyleri unutmamızı sağlarken, unuttuğumuz yetiler yerine de yeni eğilimlere sahip olmamıza neden oluyor.

Çok sevdiğim sekiz senelik bir arkadaşım var. Sekiz sene içinde  yollarımız  çok değişti ama bir şekilde her daim iletişim içinde kalmayı da başardık. Geçen günlerde biraz gerildik. Çünkü o, onu istediği gibi anlamamı ve ona ilgi göstermemi bekliyordu. Sanırım bir süredir ona ilgi göstermemi bekliyormuş. Başta onun bu ilgi isteme hali beni çileden çıkarttı. Sonra kendi ilgi isteme hallerimi hatırladım. Sevdiğim adamlardan, ailemden… Ben de bekledim ilgi, aynı onun gibi.. Sen istemedin dostum, hiç hayatında?

Hatırlıyorum bir keresinde senelerdir aşık olduğum adama dayanamayıp şunu sormuştum: ‘Beni hiç mi sevmedin?’ Ah, evet durum ne kadar dramatikti sen düşün! Bu soruyu sorduğumda ne hissettiğimi halen hatırlayabiliyorum. Seneler deli gibi geçerken ve biz gel-git’lerle olmazları olur yapmaya çalışırken ondan, bana asla veremeyeceği bir şeyi isteğimi seneler sonra anladım. İşin aslı kabul etmesi en zor kısmı bu değildi! Benim duvara tosladığım en  acı gerçek; benim için cepleri boş iken, başkasına ceplerinin dolu olabilmesiydi. Ama neden, niçin, neden ben değil diye de kendimi çok hırpaladım. Şimdi bunları neden yazıyorum? O ilişkiye en temelde başlama nedenim içimde deli gibi hissettiğim kocaman bir boşluktu. Ve o boşluğu hoşlandığım kişinin ilgisiyle kapatabileceğimi düşünmüştüm. Gel- git’ler bittikten sonra o boşluk, olduğundan daha da büyümüştü. Sonra ortaya küçükken kendince yeterince sevilmemiş  kız çocuğunun ilgi için koşturma sevdası başladı. Kız çocuğu koşturdukça içeride bir yerleri tamir etmek yerine daha da karıştırdığını seneler sonra gördüm. O yüzden artık koşturmaları, her şeyi bir kenara bırakıp, o kız çocuğunun her halini kabul ederek onunla kalabiliyorum. Bu da kolay olmuyor! O kız çocuğu bazen benden sahne çalıp, eski yaralarına göre bugünü değerlendirmek istiyor. O zaman başlıyor anlık tepkiler, bazen çekip gitmeler, bazen başka şeyler. Her zaman o duruma göre en uygun şekilde davranamıyorum, çünkü bazen davranmama hakkımı kullanıp, ortalığı da dağıtmak isteyebiliyorum ama en nihayetinde o kız çocuğun hangi durumlarda, ne zaman ortaya çıktığını anlamak için içeriye doğru kendimi kazıp duruyorum! Ve ben kazdıkça toprağa daha da köklendiğimi fark ediyorum.

Bunları büyük bir bilmişlikle yazdığımı sanma dostum! Bunları yazabilmek için bolca göz yaşı ve kalp yarası aldım ama bak burada durmuş halen sana bunları yazabiliyorum. Çünkü çok şükür ki, değişiyor!

Geçenlerde grup dersine başlamadan önce çoraplarını çıkarmanın matın üstünde hareket edebilmek için daha rahat olabileceğini söyledikten sonra bir kişi ayaklarını beğenmediğini ve o yüzden çıkartmak istemediğini söyledi. Peki deyip, ufacık kendimi deneyimi anlatıp derse geçtim. Bugünde derse gelen bir kadın yaşadığı rahatsızlık yüzünden bedeninde birçok yeri beğenmediğini anlattı ve anlatırken ağlıyordu. Yarasına çekilmeden, dinledim onu. Çünkü artık biliyorum ki, yaraya çekilmeden dinlemek ve o kişinin yanında gerçekten de olmak çok önemli..

Seneler önce kendimi hiç beğenmezdim. Seneler sonra kendimi tanımak için yola çıktığımda, o kız çocuğu ilgi için koşturma turlarındaydı ve iki güzelsin, hoşsun kelimelerini duymaya başladığında kapılıp duruyordum! Sonra ne güzelsin’e, ne de çirkinsin’e çekilmemeyi öğrendiğimde bir şeyler değişmeye başladı. Şimdi kendini kabul et, olanı kabul et diyeceğim, sen diyeceksin ki nasıl? Biliyorum öyle kabul et, demesi çok kolay ama öyle olmuyor! O yüzden öyle önemli ki, kendini tanımaya dair içeriye yaptığın yolculuk.. Kendinin karanlık ve aydınlık taraflarını görüp, tamam bu da varmış dediğinde başkalarının da karanlık yanlarını kalpten kabul edebilmeyi öğreniyor insan.

Çünkü biliyor musun dostum, neticede herkes kendi için bir şeyler yapmak istiyor, kimileri yaralarını şifalandırmak istiyor, kimileri ilgi istiyor, kimileri sevilmek istiyor, kimileri kim bilir neler neler.. Ama görüyor musun hepimiz kendimizce yol almaya çalışıyoruz. O yüzden o canını çok yakan seni üzen kimler var ise geçmişinde bu cümle dursun bir köşede: ‘Elinden gelen oydu, başka bir olasılık olsa yapardı.’  Belki zamanı geldiğinde bir bakmışsın kalbine inmiş bile.. İnmesi için de itip, çekme cümleyi..

Su gibi akacağı varsa, zaten akar.. Yeter ki, fark et su şu an nereye akıyor?

 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s