Yeryüzünden gökyüzüne

 

Ayaklar, ağırlıklarımızı, yükümüzü taşıyan uzuvlarımız. Hem bedenin tüm ağırlıklarını taşıyıp, hem de günlük hayatta bizi oradan oraya götürebilen en önemli parçamız. Aslında evin zemini gibi ayaklar. Yeryüzüyle ne kadar sağlam, derin bağ kurabilirse, ev (beden) daha sağlam oluyor. Evin içini çok güzel parçalarla döşe, zemin iyi değilse, ufacık rüzgarda yıkılmak üzereyse ne işe yarar o tüm o güzellik?

Şimdi diyeceksin ki, nereden geldin ayaklara? Yaklaşık iki gündür sağ ayağım anlamadığım şekilde şişti ve tüm yürüme ve hareket etme açıklığımı da aldı, götürdü benden. Bedenimin farklı yerlerden ağrı hissini deneyimlemişliğim var  ama hayatımda ilk kez  ayaklarıma, söz geçiremiyorum. Hafif şişkinlik varken, ayaklarıma iyi gelmeyecek kadar fazla yürüdüm. Dersten sonra sağ ayağımı kaldırmak bile zor geldi ve canım da yanmaya başladı. Evi gelir gelmez, onunla inatlaşmayı bırakıp, yatıp uzattım. Tüm cuma günümü de yatarak geçirdim. Acının, ağrının insanı fazlaca hassas yaptığını tekrar hatırladım. Tüm bunlar olurken zihnim sağ olsun, hemen olacak olanları bildiği için tahminler, fikirler üretmeye başladı. Sanırım insan, duygusal ya da bedensel yaşadığı şokun, hep aynı derecede olacağına dair korkutucu bir fikri var ve o dalgaları fark edip, gerçekten hiçbir fikir olduğunu hatırlamak kolay olmuyor!

Ağrı, acı insanın sinirlerini daha da hassas hale getiriyor ve o hassas halini de şu ana dahil olduğunu kavramak inan bana da çok zor geliyor. Tüm bunlar olurken seneler öncesine yatağımda ağrıdan kıvrandığım o günlere gittim. Yeniden mi başlıyor her şey diye bir soru çıktı zihnimden. Sonra nefes aldım ve verdim: Hayır hiçbir şey yeniden başlamıyor. Biz sanıyoruz ki, birbirine benzer durumlar aynı sonuçları meydana getirir, hayır dostum getirmiyor. Hayat, kendince bazı şeyleri öğrenebildin mi diye, benzer durumları yeniden karşına çıkartıyor ve o zaman yapman gereken öğrendiğin öğretiyi kullanarak, yeni deneyimin içinde olabildiğince yayılmak. Sen yaşa diye geliyor her şey, sen tam olarak orada olup, beliren his ne ise onu olabildiği kadar kucakla diye, çünkü beliren hisler hep değişecek ama hissetmek zemini, ağacın kökünü güçlü yapacak. Olabildiği kadar’ını zorlamadığında olabildiği genişlik seni hayrete düşürüp duracak.

Ağaçlar, gücünü dallarından değil, kökünden alır. Ağacın bir sürü dalı olabilir ama onun heybeti gökyüzüne ne kadar açıldığından  değil de, yeryüzüne ne kadar köklenebildiğinden gelir.

Ah, bir de ayağım şişkin olmasının anlamı ne olabilir gibi yorumlardan uzak durmayı tercih ediyorum. Bedendeki o bilmediğimiz dinamikleri 2 * 2 :4 olarak açıklamayı tercih etmiyorum ve kendi bedenimde, kendi yaşadığım tüm deneyimlere rağmen kitaplarda okuduğum bilgileri kendime ya da başkalarına yapıştırmayı sevmiyorum. Çünkü kendi bedenimde olandan  haberim yok, kontrolüm yok; başkasının dinamiği hakkında konuşmak bana mı düşmüş? Fikirler, görüşler illa ki olabilir ama kesin böyledir gibi net, katı cümlelerden kaçıyorum. Ah, evet kocaman evren, muhtemelen yat, uzan dinliyor hahah 😀 😀

Tüm tepinmelerimin ardından  fark ediyorum ki, hiçbir şeyin kontrolü bende değil! Ağrıya da teslim olmak diye bir şey varmış! Nasıl yeryüzüne basacağıma bile karar veremiyorum. Sol ayağım rahat geniş boşluklar içinde salınırken, sağ ayağım kendini köşeye sıkışmış hissediyor. Ve bedenin beni hayrete düşüren kısmı, kendince o halde bile bir denge yaratması.. Bir yerin mi ağrıyor, canın mı yanıyor beden o ”anormal” durum içinde kendine göre dengeli bir oluşum yaratıyor.İşin aslı fark ediyorum ki, denge hep var. 

Emin ol ki, kocaman yaşam senden, benden daha zeki! Her ne oluyorsa güvenle yeryüzüne köklenebil ve korkusuzca dallarını gökyüzüne uzatabil diye oluyor.

O zaman de ne dersin?

 

 

 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s