Her şey geçiyor!

 

Her şey geçiyor! Evet, her şey geçiyor! Belki yaşarken öyle değilmiş, öyle olmayacakmış hissine kapılıyoruz ama her şey geçmek için oluyor.

Sağ ayağımın şişliğini ve yürürken canım acıdığını sanırım yazmıştım. Doktorumun şişkinlik için verdiği jel, ayağıma alerji yaptı ve sağ ayağım birinci derece yanıkmış gibi görünmeye başlamıştı. Ayağım deli gibi kaşınıyor ve o kaşıntı bedenimde başka yerlere de yayılıyordu. İstediğim gibi hareket edemiyor olmak, kendimi çaresiz hissetmeme neden olmuştu. Herkesin sağ ayağımın neden şiştiği ile fikri vardı, benim dışımda ve aynı zamanda korkuyordum.  Cilt doktorum, kullandığım jelin bedenime alerji yaptığını ve sağ ayağımı kaşıyarak alerjiyi vücudumda büyüttüğümü söyledi.

Birkaç hafta önce çok  sevdiğim hocamın kampına gittim. Kamp başlamadan önce ona durumumu anlattım, çünkü bir aydır yoga yapmıyordum ve korkuyordum ( evet, ben de !) Zeynep Çelen ve Esin Yardım ile Kranyosakral yoga kampı, Pastoral vadi’de, internetten, kahveden uzakta dolu dolu dört gün… Doğa içinde  olması kalbime, bedenime çok güzel geldi.. Canım Zeynep’in kapsayıcılığı, samimiyet ve içtenliği, matın üstünde başlayan özgürlük keşfi, Esin’in sihirli dokunuşları bana çok iyi geldi.

Pastoral vadi’den internet çekmiyor, çektiği zaman da Facebook, Instagram gibi sosyal medya araçları şehir hayatında olduğu gibi önemli olmamaya başlıyor. Doğanın olağanlığına kendini bırakabiliyorsun.   Pastoral Vadi’ye giderken hem kendimle, hem de  annemin sağlık durumlarıyla ilgili endişelerle gittim, endişelerimi orada bırakarak tamamen yenilenmiş olarak geri döndüm.

Diyelim ki; misafirliğe gittin ve akşam yemeğinde senin vejetaryan olmana rağmen et var! Kendini zorlayarak ”ayıp olmasın” diye o eti yer misin? Diyelim ki, yemeye karar verdin. Yerken kendini sıkışmış ve kendi özüne yalan söylüyormuş gibi hissetmez misin? Aynısı hayat  için de geçerli, kendi özüne bir şeyler uymadığında kendini kapana kısılmış hissedersin. Oysa o kapana kendini sıkıştıran yine sensindir, ”HAYIR”  diyemediğin için. Son birkaç ayda, denizin dalgaları kendi kıyıma farklı şiddetlerle gelerek bunu yeniden öğretip durdu!

Ayağımdaki yanık izi de, şişkinlik de geçti! ÇOK ŞÜKÜR, geçti.. Kendini çok bunalmış, ne yapacağımı bilmez halde harekete geçmek için çırpınırken bulduğunda bir nefeslik boşluk, sessizlik diyor Zeynep, netleşmek için. İşin aslı tam olarak ne yapmak istediğimi o karmaşanın içinde bile biliyorsun, sadece camın kirli. Sessizlik, camını temizleyip, görüş açını netleştiriyor.

Sana korkma demeyeceğim, gerçekten korkuyu hisset. Korkuyu hissettiğinde bedenin nasıl tepkiler veriyor onu gözlemle ama hazır olduğunda da oradan geç, kocaman hayat oradan geçmek için seni destekleyecektir, merak etme!

Günün sonunda her şey geçiyor! 20’li yaşlarımın başında aşık olduğum adama yazdığım uzun uzun yazıları buldum. Hem güldüm, hem de üzüldüm. Üzüldüm çünkü su damlasından okyanus yaratmışım. Defterlerimdeki yazılarımın baş kahramanı hatırlamıyorum bile. Kendimi ne kadar üzdüğümü  ve  hırpaladığımı hatırlıyorum.  Öyle bir  an gelmişti ki, kendimi seçmiştim. İyi ki de öyle olmuş. Birini seviyor olman, hayat boyu birlikte yol alacaksın anlamına gelmiyor, uzaktan bir fenerin ışığına bakar gibi  de sevebilirsin, SADECE VAR OLDUĞU İÇİN.. Çünkü zaman geçtikçe anılar siliniyor, bazen onlar cidden benim anılarım mı diye kendimi sorgularken buluyorum ama ne hissettiğimi çok net hatırlıyorum. Her şey bir nedenle geliyor hayatına. Şu an insan beynimizle bilmiyor olmamız, nedenin olmadığı anlamına gelmiyor. OLAN HER ŞEY, BİZİM hayrımıza ve bize almamız gereken dersi aldırana kadar da gitmiyor. Yaran için ağıt yazmak yerine, gönül gözüyle ona baktığında iyileşme o an başlıyor.

Sana demem o ki  hayat, mutluluğu kucakladığın gibi acını da kucaklamasını öğretiyor. Tüm her şeyin, sevdiğim bu bedenin bile geçiciliğini biliyorum. İltifat edildiğinde  bile bedenimin yarın böyle olmayacağını hatırlatıyorum. Fiziksel acılar, ağrılar, mutluluklar ..  HER ŞEY GEÇİYOR! Ayağımın ağrısı yüzünden geceleyin ağladığımı hatırlıyorum ama doyasıya hissettim onu.  Hiçbir şey aynı şiddetle kalmıyor, sen aynı şiddetle kalsın diye elinden geleni yapsan bile değişiyor. Yeter ki, acıması için alan ver… Mutluluk çok güzel, acı çok kötü diye bize öğretildi. Oysa o da var ve en güzel öğretmen.

Her şey geçiyor, çok da büyütmeden geldiğinde buyur et, gittiğinde de kalpten vedalaş..

Tam da burada Mevla’nın sözleri aklıma geldi:

İnsan kısmı bir misafirhane,
Her sabah yeni birisi gelir.
Bir sevinç, bir bunalım, bir zalimlik,
Aniden farkına varmak bir şeyin,
Hepsi beklenmedik misafir.
Hepsini karşılayıp eyle!
Evini vahşetle süpürüp,
Bütün mobilyalarını boşaltan
Bir kederler kalabalığı bile gelse.
Her geleni alnının akıyla misafir et.
Olur ki yeni bir zevk getirmek için
Boşalttılar evini.
Karanlık düşünce, utanç ve garez,
Hepsini gülerek karşıla kapıda
Ve buyur et içeri.
Minnettar ol her gelene
Kim gelirse gelsin.
Çünkü bunların her birisi
Öte taraftan bir kılavuz olarak gönderildi. 

Mevlana

 

 

 

 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s