Birbirimize yoldaşlık edebiliriz, tabi ki yol el verdiği sürece. Yolun nereye, hangi dönemeçlere kıvrılacağını bilmeden hep beraber gitme isteme hali, komik oluyor değil mi? Biz şu an’ın hislerini yolun tümüne yayarak yaşıyoruz. Sonra da akmayan yolu oraya doğru sürüklemeye çalışmaktan yorgun düşüyoruz.
Ben de çok yaptım. Gitmeyen, ölmüş ilişkilerimi ittirdim durdum. Sanıyordum ki, elimden geleni yaparsam olur. Oysa hayat elinden geleni yapmanın yanında suyun nereye aktığını kavramak ve O’na teslim olabilmekte saklıymış.
Gerçek sevgi, gerçek anlayış toprağa ektiğin tohumun ağaç olmasını istemek değildi. Büyüsün diye, çırpınmak değildi. Gerçek sevgi, bir adım geri çekilip o tohumun toprağa tutunamama olasılığına açık olmaktı. Ve onu da sevebilmekti. O, tohumun kaderini belirlemeye çalışmak değildi. O tohumun her ihtimale rağmen bu yaşamın parçası olmaya devam etmesini sevmekti… Çünkü tohum hep bu yaşamla birdi aslında… Bir olması için ağaç olmasına gerek yoktu.. Toprağa tutunursa ne güzeldi, tutunamazsa da ne güzeldi.. Seni sevmem için toprağa tutunmana gerek yoktu, toprağa tutunamama haline de kalbimde geniş bir yer vardı. Gerçek sevgi, ormana girdiğinizde aldığınız oksijen gibiydi.. Ve asla daha azı değildi.
……………………………………………………………………………………………………..
Seni sevmem için birlikte olmamıza gerek yok,
Seni sevmem için bir sıfata ihtiyacım yok: arkadaş, çocuk, eş..
Seni sevmem için bana bir şeyler almana gerek yok,
Kalbinin içini görmeye istekli olduğum her an seni seviyorum.
Ve bu sevgi kendi kaynağımdan her şeye yanılan büyüyen bir parfüm gibi.
Öyle bir karışyor ki ne öznesi sensin, ne de benim..
Böyle bir sevgiyle sevmeyeceksem, böyle bir sevgi ile karşılanmayacaksam yalnız kalmamak adına sahne kovalamaya gerçekten gerek var mı?
Bırak boş kalsın!
Bedenindeki o anatomik boşluklar gibi, el parmaklarının arasındaki boşluklar gibi. Nefeslerinin arasındaki boşluklar gibi.. Boşluk, ölüm değil merak etme..Doğum, yeri.. Kutsanma yeri…
Papatyanın özü papatya olmak, kahve bardağın özü kahve bardağı olmak ise bizim için de aynı şey geçerli. Yönlenmelerimiz, hikayelerimiz özümüzü oluşturuyor ve aslında o öz’de hiçbir sorun yok! Yeterki, onu görmek için istekli bakalım birbirimize… Gerçek sevgi, o özü görmeye olan niyette… .
Benim kendi küçük dünyamdaki aydınlanma anımdan biri, tüm çekişmelerin, öfkelerin sonunda kahve dükkanında çay içmek için eforlu bir şekilde sırada olduğumu fark ettiğimde meydana geldi. İstediğim yerde çay yoktu, o yüzden çay içmem de mümkün değildi. Çok kolaymış gibi aslında ama bunu idrak etmek baş döndürücü.
Birilerinden, yaşamdan eforlu, yorucu bir şekilde bir şeyler istemeye başladığında, bir durup yeniden bak kendine, olana. Kafandaki görseli, karşına giydiriyor olmayasın?
Nezaketle sor: Su, nereye akıyor? Yaşam, nereye akıyor? .
Dünyanın en sihirli şeyi sevmek ve sevilmek…
Buradan an be an sonsuzluğa açılan kapı..
Bir damlasını bile boşa harcama. Sana açık kapıyla gönülden verilmeyen hiçbir şey için ittirme..
Bırak küçük hesapları..
Böyle olmasını istiyorum diye yorma o güzel kalbini..
Varoluş, her nefeste sana yaşam, sevgi üflüyor.
Gel, sevgi Okyanus’unun içinde mest olalım
Aşk, olalım💙
Aşk hem gül hem dikendir
seven sevdiğinin gönlüne gül dikendir
BeğenBeğen
dünyanın en sihirli şeyi sevmek ve sevilmek..🙏
BeğenBeğen
kesinlikle 🙂 ❤
BeğenLiked by 1 kişi