Son dönemde olanlar tam bir sinema filmini andırıyor. Bir virüs dünyayay yayılıyor. Seneler önce böyle filmler ve diziler izlemiştim. Ne yazık ki şu an olan her şey gerçek! Ve dünya olarak zorlu bir sınav veriyoruz.
Biliyorum kolay değil,
Biliyorum canın yanıyor,
Biliyorum endişelisin,
Biliyorum korkuyorsun. Ailen, sevdiklerin, dünya için…
Hissettiğin hiçbir histe sorun yok.
Yavaşla,
Burada elele verip, birlikte ağlayabiliriz,
Sorun yok…
Sonrası mı?
Birlikte bu arada / bilinmeyenin tam içinde kalalım mı?
2018’deki ameliyat ve sonrasında gelen zor- yoğun duyguların hepsini şu an dünyaca yaşıyoruz. Yarın ne olacak ? Ya da bazılarımız için yarın olacak mı ?
Bilmiyorum… İşte burası tüm öğretinin en gerçek yeri.. Tüm yoga pozlarının en gerçek pratik alanı.. Bilinmeyen içinde nazikçe ağırlaşmak, yayılmak, gevşemek…
Kimisi korkma diyor, kimisi suni gerçeklikler yaratıyor. Ah, tam şu an o iki ayağının kapladığı yerde beliren ne varsa, bunu bu iyi değil deyip, üstünü kapatamazsın. Ne iyi, ne kötü? Kime göre? Hayat, öyle bir şey değil! Dalga, Okyanus’tan hiç ayrılmadı…AYRILDIĞINI SANDIĞIN O ANDA BİLE DALGA, HEP O BİR’İN içindeydi..
Cesaret, nazikçe ‘ Şu anda gerçekte olan ne?’ ‘Şu anda ne oluyor?’ sorularını sorabilmekten geliyor.
Son bir haftadır hiç tanışmadığım duygularla tanışıyorum. Endişem Özde’nin mevcudiyetinden öte ailem, sevdiklerim ve tüm dünya için…
Son dönemde sürekli Twitter’ı kontrol etme tavrımın beni daha çok paniğe götürdüğünü fark ettim. Elisabeth Kübler – Ross derin bir acıyla/ yasla tanıştığınızda bunun 5 aşaması olduğunu söyler.
1.İnkâr
2. Kızgınlık/öfke
3. Pazarlık
4. Depresyon
5. Kabullenme
Son aşama öyle kolay gelmiyor. Elinden geleni yapıp, elinde olmayan şeylerin derin kabulu, teslimiyeti bir gecede belirmiyor. Kabul, öyle kolay bir şey değil. Çaba sarf ettiğiniz bir yerde değil. Korkmamaya çalışarak, endişe duymamaya çalışarak bunlardan uzaklaşamazsınız. Anlayışın ışığı altında bedendeki duyumlarla olabildiği kadar yaklaşmak.. İçinden geçmeden geçilmiyor. Üzgünüm bir hap alıp, oraya geçemiyorsunuz. Kabul, çabanın/ kelimelerin yerle bir olduğu yerde. Zihin, etiketlerle aradığı sürece onu bulamayacak.
Cesaretle, nazikçe senin elini tutup, oradan geçmene yardım edebilirim. Sen de bana.. Yalnız değilsin, hiç yalnız olmadın ve bu işte hep birlikteyiz.
Corona Günlerinde Aşk/ Corona Günlerinde Hayat
Yeterince sosyal medyada ne yapılması gerektiği yazıldı, yazılıyor. Bunları tekrarlamayacağım ama lütfen unutma sadece kendi hayatından sorumlu değilsin. Hepimizin hayatının sorumluğu sende. Lütfen gün içinde hareket ederken bunu hatırla olur mu? Tatilleri eğlence yerine çevirme..
Belki bu süreci uzun zamandır ilgilenmediğin değerli / eşsiz kendinle ilgilenme zamanı olarak görürsün. Kitap, dans, müzik, resim, meditasyon bak bakalım neler seviyorsun? Unutma kendi eşssizliğine hoyratça davrandığın anda hepimize öyle davranmış oluyorsun
Sen ve ben
Biz
Farkındalık, Ruh, Bilinç, Allah, Tanrı, Varoluş, Yaşam
Bizi hangi bilim insanı gelirse gelsin ayıramaz ki.. Biz hiç ayrılmadık. HEM DE HİÇ
Gün içinde zihnin senaryolar ürettiğinde ona kapılmadan sadece bedendeki ifadesini görüp, izin ver Varoluş kendi ritminde bedeninde nefesler alsın. Sonra sessizce sevgilinin kulağına fısıldar gibi fısılda:’ BİLMİYORUM, HİÇBİR FİKRİM YOK.’
Bilinmeye teslimiyet en güçlü, en gerçek pratik.
Nazik hatırlatma: Bu pratik hazır olmanı beklemiyor.
Elini kalbinin üstüne koy, sıcaklığı ve atışını dinlemek için zaman ver. Bak, şu an tam buradasın. Düşündüğün hiçbir şey gerçek olmadı. Buradasın. İzin ver nefeslerin rahatlıkla aksın. Her dolan nefes AŞK’la doldursun, her boşalan nefes endişelerini, korkunu uzaklaştırsın. Her kalbinin atışı burada / şimdide / O’nun kutsal yuvasında olduğunda hatırlatsın.
Buradayım/şimdideyim/ evimdeyim..
Buradayım/şimdideyim/evimdeyim.
Buradayım/şimdideyim/ evimdeyim.