Dinle…

 

2015-05-23 00.57.18

Zaman o kadar hızlı geçiyor ki, çoğu zaman seneleri, ayları birbirine karıştırmaya başlıyorum. Hatta hatırlamak için küçük nokta durakları koyuyorum kafamdaki yol haritama.. İşte o yol haritasının içindeki bir dost ile konuşma fırsatım oldu geçen gün. Kısa bir sohbet yaptık, sanırım bir sene sonra. Kısa bir süre de olsa birlikte çalışma fırsatımız olmuştu, kalbimin emin olduğu buz dağının görünmeyen kısımlarında çok büyük fırtınaları olduğuydu. Sonra iş ortamındaki yollar ayrıldı, başka başka yollar çizdik.

Geçen gün uzun zaman sonra yeniden konuştuğum da bana dedi ki: ”İçeride olunca dışarının kıymetini bilemiyorsun, şu an dışarıdayım ve biliyorum orada olmak nasıl bir his.’ İnsanoğlu değişik varlık, bazen öyle şeyleri özler ki neyi, neden özlediğini bilmez ama özler işte.. Ve uzaklaştığında kalbini ferahlatan anıları kalır, sanırım can acıtan bölümler için yeterince göz yaşı döküldüğünden eninde ya da sonunda onları çöp kutusuna atmayı öğreniyor.

…………………………………………………………….

Pek mutlu bir çocuk değildim, aslında gülmeyi de bilmezdim. Ah, bakmayın fotoğraf çektirme sevdama eskiden kendi fotoğrafıma bile dayanamazdım! Soğuk kraliçe derlerdi, çünkü insanlarla arama duvarlar kurardım, pek arkadaşım da yoktu,  tüm o duvarlarımın nedeni çok utangaç olmam deli gibi hassas olmamdı aslında! İnsanlara karşı soğuk durursam kendimi çevreye karşı korurum diye bir düşüncem vardı. Konuşmak yerine kitap okurdum, konuştuğum her şeyimi anlattığım bir ağacım vardı.

Sonra?

Kendi elimle yaptığım fanusun dışındaki dünyayı keşfetmeye başladım. Öyle bir gecede olmadı ya da  tek şunun yüzünden de olmadı ama yaşam bir şekilde beni buraya doğru hareket ettirdi hocamın deyimi ile evet tam da böyle 🙂 İçimdeki çocuğu dinledikçe ve yaralarını kabul etmeyi öğrendikçe bir şeyler değişmeye başladı. Bazen halen o küçük kızın tepkileri ile ezbere hareketlere yöneldiğimi keşfediyorum ya da anlıyorum ki birilerinin dedikleri benim içindeki karanlık tarafımı tetikliyor, birilerinin dedikleri aydınlık… ( Karanlık taraf deyince aklıma Yoda’nın o repliği geldi: ”Korku, karanlık tarafa giden yoldur. Korku öfkeye; öfke nefrete; nefret ise acıya yol açar.”)

Geçen gün (ah, evet hep geçen gün! :)) hoşlanmadığımı bildiğim biriyle kısa bir süre geçirmek zorunda kaldım. Bedenim deli gibi uyarılar verirken, gülümseyip onunla konuşmak hiç ama hiç istemedim. Olabilecek en kısa cümlelerle konuşmayı kesip, oradan uzaklaştım.

Her zaman bu kadar şanslı olamıyor insan, sevmediği ortamda ya da kişilerin yanında bulunmak zorunda kalabiliyor ama o zamanda hoşlanmadığını tüm o ‘meli, malı’ları atıp, keşfetmek çok değerli oluyor. Ve aklının bir köşesindeki bir kutuya bunun değişebilir olduğunu fikrini koyarsa insan, kocaman uzayda ufak da olsa bir boşluk açmış oluyor, küçük bir belki…

Bazı şeyleri anlamak zaman alıyor, deniz bulanık ve dalgalıyken denizi daha da bulandırmak yerine dalgalı olduğunu kabul etmek belki de, çünkü hep dalgalı kalmıyor. Kalbimin bir tarafının kırık olduğu eski bir dostum vardı, o kadar öfkeliydim ki,  2 sene önce sürekli beni kırdığından bahsetmek istiyordum, ama o zaman fark ettiğim şey ikimizin de başka bir dilde konuştuğu olmuştu, kendimi anlatma ya da  doğru olduğumu ispatlama çabamı bir çantaya koydum denize doğru açılmasına izin verdim. Ben izin verince sıkışık hareket alanımın dışında bir boşluk açıldı ve o da öyle diyebildim birkaç günün sonunda..

Evet, her şey değişiyor, çok şükür ki değişiyor! Hep o kız çocuğu kalsaydım ne olurdu bilmiyorum ama kocaman yaşamda  tek emin olduğum şey, kendi hislerimiz. Karşı adada ne olduğunu ya da ne olacağını bilemezsin ama içeride tam da şu anda ne olduğunu çok iyi bilirsin, o yüzden hissettiğin hoşuna gitse de gitmese de dinle..Özgür olmanın tek yolu..Dinledikçe kocaman uzayda bir alan açılıyor, aslında üstüne gelen duvarlar olmadığını hepsinin kendi hayal ürünün olduğunu keşfetmeye başlıyorsun. 

Ve belki de en önemlisi, hissettiklerini yaşama cesareti göstermeye başlıyorsun! Çünkü biliyorsun ki, ne oluyorsa her şey içeride oluyor, dışarıda olan her şey kendi hikayenin/ hikayemizin  sana/bize yansıyanları ve ne kadar duymaya ”gönüllü” olursan ses o kadar net duyulur hale geliyor.

Dinle kocaman yaşamı ve boşlukları doldurmaktan vazgeç, zaten yaşamın dalgaları oraya ulaşacak,  sen ulaşmaya çalışma! 

Dinle…” için bir yanıt

  1. Güzel bir yazı olmuş Özde’cim. Hissettiğimiz ama arayıp da ifade edecek kelime bulamadığımız şeyleri sen cümlelere dökmüşsün.
    Yazılarının devamını dört gözle bekliyorum 🙂

    Beğen

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s