Geriye dönüp baktığımda daha iyi idrak ediyorum ki, her şey tam da olması gerektiği gibi oluyor, benim aksini düşündüğüm zamanlarda bile hep olması gerektiği gibi oluyor. Tüm dönemeçlerle tam da orada karşılaşmamızda bir neden var, yaşam yanlış yapmıyor, sadece biz yaşarken bunu algılayamıyoruz.
Küçükken içe dönük bir çocuktum, insanlarla aramda bilinçli olarak ördüğüm duvarlar vardı. Kitap okumasını çok severdim, tüm kitapçıların kişisel gelişim bölümlerinde okumadığım kitap kalmamıştı. 2009’da eski arkadaşımın şehri terk etmeden önce bana verdiği yapılacaklar listesinden biriydi: YOGA. Bana izlemem, okumam, dinlemem gerekenlerden bir liste yapmıştı. Sanırım bir süre benim için yoga, onun dediğine uymak için girdiğim bir dünyaydı, sonra ise yaşamın kendisi oldu! İlk girdiğim dersimi hatırlıyorum. Tam ne olduğunu anlamamıştım. Bedenimin ne kadar esnek olduğunu, yanımdaki mattan ne kadar iyi yaptığımı düşünmüştüm. Hahah!! Şimdi gülüyorum ama YOGA’NIN yapmak ile ilgili olduğunu sanıyordum ve o zamana kadar ki, tüm hayatım boyunca birinden daha iyi olmam gerektiği öğretilmişti. YOGA’da öyle olmalıydı!
Zaman içinde daha fazla şey öğrenmek istediğim daha sık gitmeye başladım yoga stüdyosuna. Birden bire arka arkaya 3 yoga dersine giren ve bununla övünen bir kişi haline dönmeye başlamıştım. Zaten halihazırda vejeteryandım ve bununla da övündüğümü hatırlıyorum. YOGA elbisesi üstüme tam oluyordu işte!
Sonra bir süre fiziksel rahatsızlık yüzünden yoga pratiğine ara vermem gereken bir sürenin içinden geçtim. Sanırım fazla hassas ve kırılgan olduğum bir dönemdi. 2012’de ilk temel yoga uzmanlık programına başladım. Biraz daha öğrenmek, belki de kendi kırgınlığımı dönüştürebilmek için. 2014’de de yeniden bu sefer farklı bir ekolden temel yoga uzmanlık programını aldım. Ondan sonra da süreç hiç durmadı, su gibi akıp durmaya devam etti.
Geriye dönüp baktığımda hayatıma giren herkes ve her deneyim daha anlamlı gelmeye başlıyor. Hayatım, ”yoga” sayesinde çok değişti, o olmasa ne olurdu diye fazla bağımlı, aşık hallerim zaman içinde eriyip yok oldu. Yoga dediğimiz kavramı kelimelerle açıklamaya çalıştıkça bence özünden de alıyoruz. Yoga, bizim insan algımızın çok ötesinde bir alanı kapsıyor. Yoga, şudur, budur demek ise sadece yine tanımlamalarla çalışan maymun zihnimiz için.
YOGA’NIN SİHRİ
Bence en sihirli kısmı, siz sadece fiziksel hareket sanarak ve size iyi geliyor diye yoga stüdyolarını aşındırırken sizi hiç beklemediğiniz yönde değiştirmesi. Halının altına attığınız, tüm yaralarınızı,korkularınızı, tüm sevilmeye eksikliğinizi halının üstüne atıvermesi..
Ve aslında iyileşme dediğimiz şey, halının üstündekilerle kalmaktan geliyormuş ve dünyanın en zor hali, halının üstündekilerle, kendi karanlığınızla kalmakmış. Çok rahatsız..
Korkularınız, yalnızlığınız bir şekilde tetikleniyor ve siz tetiklendikçe günün sonunda kaçmak yerine onlarla annenin çocuklarıyla ilgilenmesi ve görmesi gibi görüp, sevmesini öğreniyorsunuz.
Bence günümüzde yoga’nın bu kadar popüler olmasının tek nedeni; modern hayatın hızıyla birlikte hissizleşen hayatlarımıza eteğimizdeki karanlığımıza bakma cesareti vermesi!
TEK YOL DEĞİL!
Yoga, tek yol değil.. Kalbinizi dinleyip, size iyi gelen yola doğru adımlar atmak zaten sizi kendi yoga’nızla buluşturacaktır. Yani hayır, hepimiz farklıyız ve hepimize iyi gelen şey çok farklı! Kimimiz yazı yazmayı seviyor, kimimiz dans etmeyi, kimimiz yüzmeyi ,.. Sana ne iyi geliyorsa, öz’den öz’e hareket etmeni sağlayan şefkatli bir araştırma.. Dolayısıyla benim yolumun böyle akması, senin de böyle akacağı anlamına gelmiyor. Ya da seninkinin öyle akması, benimkini öyle akıtmıyor!
Şefkatli araştırma.. Bedendeki duyumları dinle, karnında ya da boğazındaki hisler nasıl? Tam olarak ne oluyor o bedenini kapladığın yerde ? Bedenin an be an seninle sana neyin geldiği konusunda konuşuyor. Duymaya hazır mısın?
DİNLE
Yoga’nın en temelde öğrettiği şey, kalbimizle kurduğumuz bağı hatırlatıp, dinlemeyi öğretiyor olması. Yani yavaşça size ait olmayan ağırlıkları, fikirleri, yükleri, kalıpları yeryüzüne bırakıp, kendi kalbinizle yol olmayı hatırlatması.. Ve siz dinlemeyi öğrendikçe soğan kabuğu soyar gibi üstünüzdeki ”giymeniz, taşımanız gerektiğini” düşündüğünüz ağırlıkları da atma cesareti veriyor olabilmesi…
SAVAŞ BİTİYOR
Bağımlı ilişkilerden, mesafeli alan açabilen birine dönüştürüyor sizi.. Kendinizin her halini, ışığı kadar, karanlığını da mutluluğu kadar, yarasını da sevmeyi öğreniyor ve kendinizle yaptığınız o gizli savaşa son veriyorsunuz!
KENDİ YOGA’NIZI BULUN!
Kalbinizi titreten yoga’nızı bulun ve bilin ki o bile değişiyor…
TUTUNMADAN AMA KOCAMAN KUCAKLAYARAK….
Tebrik ederim. Çok anlamlı bir yazı olmuş.
BeğenBeğen
çok teşekkür ederim 🙂
BeğenBeğen