Yardım istemekten çekinme!

8

Woman_In_The_Sun

İnsanın evinin içine filmlerdeki o kötü senaryolar düştüğünde ne yapacağını şaşırıyor, önce koşturup duruyor, bir yerleri yumruklamak istiyor, ama günün sonunda sana düşen hislerin hepsini yaşamayı kabul etmeyi öğretiyor da hayat.

Annemin hastalığını öğrendiğimizden bu yana 4 ay geçti. Hepimizi ve dokunduğum her şeyi değiştiren 4 ay.. İnsanların gözlerin içinin daha da anlamlı olduğu 4 ay, beden dilini okumayı söktüğüm 4 ay, kalbinin küçük parçalara ayrıldığı ve yeniden birleşmeyi öğrendiği 4 ay..

Deli gibi kalbindekileri nereye taşıyacağımı bilmediğin günler, insanları bir tarafa koyamadığım  bakışlarıyla, kalbimi deldiği günler, hassas olmayı yeniden ve yeniden öğrendiğim günler, acının paylaşabilir olduğunu öğrendiğim günler, sevmeyi öğrendiğim günler, saklamak yerine dışarı çıkıp sana düşeni yaşamayı seçtiğim günler..

Annemin ilk teşhis konduktan sonra kimseyle konuşmak istemediğim bir döneminin de içine girmiştim. Kalbimin tam içinde hissettiklerini ne konuşabiliyor, ne de dile getirebiliyordum. Ben konuştukça insanlar daha çok soruyordu. İlk bizim Zeynep Çelen hocam ile hocalık eğitiminden ailem olan canım sangha’mla olan grubumuza yazmıştım. Onlara yazarken gözlerim dolmaya başlamıştı, o zaman anlamıştım acının paylaşarak azalabilir olduğunu.. Sanki kalbimin en ağır noktasına oturan yük, biraz da olsa kıpırdamıştı. Sonra canım hocamla yazıştığımda anladım ki; paylaşmak ve yardım istemek en önemli şey. Bize öğretilen tek başımıza her şeyi halledebilir olmamız. Ancak yardım istediğinde kocaman yaşam, senin yanında olmak için farklı suretlerde köprüler oluşturmaya, yeni yollar yapmaya başlıyor.

Torbamı taşımama yardım eder misin, çok korkuyorum güzel dileklerini eksik etme olur mu, ben çok yorgunum sen gelir misin ya da başka başka şeyler..

Peki, ya sen en son ne zaman yardım istedin? Her şeye tek başına halletmeye çalışanlardan mısın? Yoksa gerçekten yardım isteyebiliyor musun? Basit şeylerden başla ama başla! Basit şeyler, büyük nehre açılır. 

Hiç bilmediğin bir sokakta gitmen gereken bir yer olduğunda inatla saatler geçirerek orayı bulmaya mı çalışırsın yoksa insanlardan yardım ister misin? Yardım istemek, sadece yolunu kolaylaştırır, kalbini ısıtır ve seni daha çok insan yapar.

Eskiden hislerimi söylemekten o kadar çok çekinirdim ki, varsa yoksa karşımdakilerin ne hissettiği.. Onları iyi hissettirmek için koşturur dururdum. Öğrendim ki önemli olan ben korkuyorum diyebilmekmiş, tepinip durmak yerine…

Hayatımın en zor döneminde yüzümü hiçbir şey yapmadan gülümsetebilen, benimle korkmaya, sevmeye, paylaşmaya gönüllü biri girdi smile emoticon Senenin en güzel sürprizi 🙂 Ah evet, bazen onu çileden çıkartıyorum ya da o beni çıkartıyor ama her şeyden önemlisi onunla aldığımız yoldan çok keyif alıyorum ❤ İYİ Kİ…

Demek istediğim şu; bazı şeyler canını çok acıtıyor, gözyaşları bile acının büyüklüğü karşısında yetersiz kalıyor ama o acıya yamalar yapmak yerine o acıyla kalabilirsen ve o acıyı paylaşabilecek kendince bir yol bulursan her şeyi değiştirmeye başlıyorsun. Tüm kalbimle inandığım  en etkili şifa yolu bu ♥

Tabi ki acı insanları değiştiriyor, yaşadığın olaylardan verdiğin tepkilere kadar her şeyi değiştiriyor ama o acıyı nasıl yaşayacağın tamamen seninle ilgili.. Sen ne o acısın, ne de hissettiğin mutluluk. Hisler, yönünü bulmak, yolunu hatırlamak için aracı o kadar! Deneyimlemeyi seçtiğimiz şey; hissetmemek değil, deli gibi hissetmek, sadece hislerden ibaret olmadığımızı hatırlayarak..

Acını mutluluğunu paylaşmaktan çekinme! Ve kalbinin bir köşesinin içine koy şunu: Sen nasıl kendi acılarınla baş etmeye çalışıp kendi yolunu kuruyorsan, başkalarını da aynı şeyleri yapıyor. Kendi yolundaki çiçeklerle ilgilen, sula, yeni çiçekler ek, ağla, sev ama yaşa!

……………………………………………………………………………………………………………….

Bazen çok korkuyorum, o kadar çok korkuyorum ki adım atmaya bile gücüm yokmuş gibi geliyor. Geleceğin bilmeyen yollarının girdabında süzülüp duruyorum, bazen o kadar çok korkuyorum ki gözlerimden çaresizliğin gözyaşları süzülmeye başlıyor. İşte o zamanlar bana ağlama deme! Bırak ağlayım ben, elimi tut, gözlerimin içine bak ya da uzaktan izle sessizce ama bana masal anlatma duymak istemiyorum. İzin ver, ağlamak istiyorum ben, bırak ağlayayım ben öylece.. Çünkü karanlık girdabın ışıkları, gözyaşlarım ve ağlamadan onları yakamam ben. Ağlamadan o korkuyu dışarı atamam.

Sonra yeniden nefesimi fark etmeye başladığımda, kafamdaki senaryoların hiçbirinin olmadığını görüyorum. Başımı kaldırdığımda kocaman bir ağaç.. Ağacın dalları, dalların rüzgara karşı süzülüşü… Sessizce duruyorum, o ağacı izlemek için. Nefesimi fark ediyorum, yeniden buradayım, tam şu anda! Gökyüzüne bakıyorum, ne güzel rengi var. Ah, evet kuşlar uçuyor…

Merak etme, korkman da hiçbir sorun yok, ama tünelin içinde her gün labirentler örmek yerine kendi ışığını yakmaya gönüllü ol! Işık incinebilir kendi kalbin unutma!

Ve incinebilir olman seni güçsüz değil, güçlü yapar dostum unutma…

Tüm yollara olan saygını kaybetmeden yol al!

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s