Yoga Alliance’in dediğine göre artık E-RYT 200 olmuşum! Şimdi o ne demek diyeceksin? Yoga Alliance, uluslararası platformda yoga eğitmenliği yapmamızı sağlayan bir kuruluş. Yarın, dünyanın neresine gitsem bu kuruluşa dahil olduğum için her yerde yoga dersi verebilirim. Her sene üyelik yenilemesi ve belli kuralları gerçekleştirdikten sonra verdiği unvanlar değişiyor ve değişen unvanlar içinde yeniden para ödemen gerekiyor. Tabi ki her yoga eğitmeni buraya dahil olup olmama kararını kendi özgü iradesi ile veriyor.
Yogaya ilk başladığımdan bu yana sayısız eğitmenin dersine girip, farklı atölye çalışmalarına katıldım, beni hepsi başka şekillerde etkiledi. Peki, ilk ne zaman yogaya başladım? Yoga, benim hayatıma 2008- 2009 senesinde girdi. Filmleri aratmayacak şekilde biriyle tanıştım, aşık oldum. O zamana kadar ilgilendiğim konular arasında spritüel kitaplar okumak olsa da hiç yoga yapmamıştım. Adam, ülkeden gitmeden önce bana yapabileceği en güzel şeyi yaptı ve o yokken yapılacaklar listesi yaptı bana. İzlemem gereken filmler, okumam gereken kitaplar ve başlamam gereken şeyler olmak üzere uzun bir listeydi. Ona hem aşık ve hayrandım. Bu yüzden her dediği hiç düşünmeden kocaman bir EVET’di. O gittikten sonra listemi gerçekleştirmeye başladım. Ve Nişantaşı’nda çok tatlı bir hoca ile yoga derslerine başladım. Aradan sanırım uzun bir süre geçtikten sonra aşık olduğum adam yeniden İstanbul’a geldi ama kalbi bıraktığım yerde değildi. Şimdi geriye dönüp baktığımda hayatıma giriş nedenin bana kendi yolumu çizdirebilmek olduğunu daha net anlıyorum. Bir şeyleri anlamama, görmeme ve yola çıkmama vesile oldu ve görevi bitince de gitti hayatımdan ve hayatıma hiç girmemiş olsa, şu an nerede, ne yapıyor olurdum hiç bilmiyorum. Farklı yoga stüdyolarına girip çıkmaya başladım. Bedenimin hareket alanını keşfediyordum. Seneler böyle geçerken bel fıtığı rahatsızlığı geçirdim. Ve cidden ameliyat olma derecesine kadar ciddi, sancılı ve zorlu bir süreçti. Hep alıştığım hareketleri yapmak, artık dünyanın en zor şeyiydi. Bir gece ağrının beni sabaha kadar ağlattığını hatırlıyorum. Bir hafta sırt üstü yatmak zorunda kaldım, ardından da fizik tedavi sürecim başladı. Tekrar mata çıkamayacağımı düşünüyordum. İlk evde matıma çıktığımda deli gibi ağlamaya başlamıştım. Sonra tekrar yavaş yavaş Cihangir Yoga’ya gitmeye başladım. 2012’de de ilk yoga temel hocalık eğitimime başladım. Bedenim nasıl korkak ve ürkek ise ruhum da öyleydi. Bora Ercan ve İrem Greenfield’den ilk temel yoga hocalık eğitimimi aldım. Bora, sağ olsun eğitimden sonra imkan verip Om Yoga’da yoga dersleri vermemi sağladı. Seneler geçti ve o dönemlerde Cihangir Yoga’dan ayrılan Zeynep Çelen’in kapalı grup derslerine gitmeye başladım ve Zeynep’in her söylediği kalbimde kocaman şeyleri titretmeye başladığını keşfettiğimde yeniden temel eğitim zamanı geldiğini anlamıştım. Tekrar temel eğitim almanın kimileri zaman kaybı olduğunu söyledi ama içeride o kadar net biliyordum ki, duymadım kimseyi. Temel eğitimden sonra da bir sene boyunca da onun açtığı her eğitimde yanında oldum, gölgesi gibi takipte kalıp, beslenmeye devam ettim . Sonra yurt dışına gideceğini söylediğinde de ayrılık zamanı gelmişti. Zeynep, ara ara her geldiğinde yine onu görmeye, atölyelerine katılmaya devam ediyorum. Ondan sonra da Neval Aras’ın anatomi eğitimine katıldım ve şu an aynı eğitimde ona asistanlık yapıyorum. Bir yandan da Neval Aras’ın kurduğu SensingBodyAcademy bünyesinde çalışırken farklı yerlerde de özel ve grup yoga dersi veriyorum.
Tek bir yol, tek bir doğru olduğuna asla inanmadım. Herkesin gerçeğinin kendi içinde ”doğru” olduğuna hep inandım.
Yani dostum yol, uzun ve sen adım attıkça netleşiyor. Sen adım atmazsan, yol kapalı demeye de hakkın yok! Neyi, neden istiyorsun? Yoga eğitmenliği biliyorum dışarıdan çok rahat ve güzel meslek gibi duruyor ama aslında adanmışlık gerektiriyor. Bir eğitim aldım bitti diyebileceğin bir yol değil. Eğitimin buluşmaları, ödevleri derken diğer yandan da maddi olarak da güzel paralar harcamana neden oluyor. Yani 200 saatlik yoga eğitmenliği kocaman yolda minicik bir adım ama eğer sen istekli olursan bu yolda yürümeye, yolda kendince sana açılmaya başlıyor dostum. Yoga eğitmenliği ne rahat meslek diye çok duyuyorum. Maddi olarak harcadığımız paralar bir kenara sürekli kendi hallerimizle kalmayı öğrendiğimiz ve kendi toprağımızı kazıp durduğumuz bir meslek. Çünkü dostum bir noktadan sonra anlıyorsun ki, bir yoga eğitmenin kolunu indir, kolunu kaldır, kalça hizasının dışında kendi ruhunu, kendi derinliklerinde yüzebilmesi için de başka başka eğitimler alması gerekiyor. Yani hiç bitmiyor.
Şimdilerde daha fazla yoga eğitmenlik eğitimi açılmaya başladı. Seneler önce böyle değildi. Bence yoga’ya başlama nedenimiz bir şeylerden kaçma, mutsuzluk, arayış vb nedenler oluyor ve sonra öyle bir sihir başlıyor ki, daha da derine inip, o soğanın zarlarını soymaya başlıyoruz. Bu yüzden bu kadar deli gibi temel eğitim mezunu öğrenci olmasına şaşırmıyorum. Çünkü hepimiz o soğanın zarlarını soymaya gönüllüyüz! Bence bu çok şahane! Hepimiz bambaşka dünyalarız ki, o dünyaya ne iyi geliyorsa, o dünya nasıl hareket etmek istiyorsa onu yapması çok önemli. O dünyanın gerçeği ne ise onu bulup, onu yapması… Tüm çırpınışlarımız yapamam hallerinden gelmiyor mu?
Ben bel fıtığı rahatsızlığı geçirdikten sonra asla olmayacak diye düşünmeye başlamıştım. Doktor, düşersen yine aynı şeyler olabilir gibi bir cümle kurmuştu. 2012 kışı, çok soğuk ve karlı. Düştüm. Tekrar kalkamayacağımı düşündüğüm bir saniye geçirdim ama düşündüğüm gibi olmadı. Tüm ters duruşlardan ölesiye korkardım, yine düşerim diye. Birkaç kez düştüm ve gördüm ki ayağa kalkabiliyorum.
Tüm bunları neden yazdım? Şu an hangi yolda yürümeye çalışıyorsan ve o yolla ilgili hangi korkuları taşıyorsan eğer kalbinin tam tınısını duyuyorsan o yola dair, yürümeye devam et! Herkes bir şey söyleyecek ama sabırla kalbine güven. Sana bunları yazana kadar yürüdüğüm yolda güvendiğim hiçbir şey yoktu. Nasıl da olacak, hiçbir fikrim yoktu ama kocaman aşkım vardı. Aşkı nasıl mı anladım? İçimde nehir gibi akıyordu, tek yapmaya çalıştığım onun akması için ona yol açmak oldu. Elimden gelenin en fazlasını yapsam da yine de o zaman bile içimdeki nehri, yola doğru akıtıp akıtamayacağımı bilmiyordum. Çok şükür ki aktı, akıyor. Ama tüm bunlara rağmen biliyorum ki, yarın kocaman bilinmeyen.
HER ŞEY DEĞİŞİYOR! O pozu yapmaktan korkuyor musun, ben de korkardım, bak şu an sana bunu anlatıyorum, değişiyor! Yeter ki, bir kenarda sinme. Korkuyor musun, mutsuz musun yol ara dostum. Yol bulamıyor musun? Yol ol. Ve kırmızı kalemle altını çizdiğim en önemli nokta: Her nerede, ne yapıyorsan yola nasıl çıktığını unutma, içindeki o saf hali korumaya istekli ol ki, her şey değişir dururken özün, sana rehberlik edip yolunu şaşırdığında nereden gitmen gerektiğini söyleyebilsin.